Ameliyat, özellikle de estetik cerrahi süreci, pek çok kişi için hem heyecan verici hem de biraz endişe uyandırıcı bir deneyim olabilir. Tıpkı uzun bir yolculuğa çıkmadan önce yol haritasını çıkarmak, valizi hazırlamak ve gerekli tüm adımları eksiksiz atmak gibi, estetik cerrahi öncesinde de vücudu ve zihni bu sürece hazır hale getirmek son derece önemlidir. Bu hazırlık aşaması; ameliyatın daha sorunsuz geçmesini, iyileşme sürecinin kısalmasını ve nihai sonucun beklentilerinize daha çok yaklaşmasını destekler.
Ameliyat Öncesi Hazırlıkta İzlenecek Temel Adımlar Nelerdir?
Estetik cerrahiye hazırlık süreci, herhangi bir spora başlamadan önce yaptığınız ısınma egzersizlerine benzetilebilir. Vücudunuzu ve zihninizi doğru şekilde “ısındırarak” ameliyata girdiğinizde, hem operasyon sırasında hem de sonrasında oluşabilecek riskleri azaltmak ve iyileşmeyi hızlandırmak mümkün olur. Öyle ki tek bir bacağı yeterince ısınmamış bir sporcu bile, koşu sırasında sakatlanmaya daha yatkındır. Aynı şekilde ameliyat öncesi iyi hazırlanmamış bir beden ve zihin de iyileşme açısından zorluk yaşayabilir.
Kapsamlı bir sağlık değerlendirmesi, estetik cerrahiye hazırlığın temel taşlarından biridir. Daha önce geçirdiğiniz hastalıklar, varsa kronik rahatsızlıklarınız, düzenli kullandığınız ilaçlar ve ailenizde görülen kalıtsal rahatsızlıklar gibi konuların ayrıntılı şekilde ele alınması, operasyon sürecine daha güvenle yaklaşmanıza yardımcı olur. Bu bilgiler doğrultusunda, vücudunuzun operasyonla ilgili risklerini anlamak ve gerekirse ek tetkiklere başvurmak mümkündür.
Günlük yaşantınızda küçük gibi görünen alışkanlıklar, ameliyat öncesinde oldukça önemli hale gelebilir. Örneğin düzenli alkol tüketimi veya sigara içiyor olmak, yara iyileşmesini olumsuz etkileyebilir. Ayrıca hareketsiz bir yaşam tarzı, ameliyat sonrasında komplikasyon riskini artırabilir. Bu nedenle ameliyat öncesi dönemde yaşam tarzınızı gözden geçirmek ve sağlıklı alışkanlıklar edinmek, ileride alacağınız sonucun kalıcılığını da destekler.
Estetik cerrahi süreci kişiseldir. Bir arkadaşınıza çok iyi gelen bir yöntem sizin için yeterince uygun olmayabilir. Her bedenin farklı bir öyküsü, farklı bir tepkisi vardır. Dolayısıyla sizin sağlık durumunuza ve ihtiyaçlarınıza özel tavsiyeler sunabilecek uzman görüşü almak en doğru yaklaşımdır.
Dış görünüşünüzle ilgili değişim arayışına girerken, beklentilerin net ve gerçekçi olması hayal kırıklığını önler. Unutmayın estetik cerrahi her ne kadar dışarıdan görünüşü geliştirse de temelde insanın beden yapısı ve genetik özellikleri değişmeyecektir. Bu nedenle “bir gecede bambaşka biri olmak” beklentisi yerine, “daha sağlıklı, daha dengeli bir görünüm elde etmek” yaklaşımı çok daha sağlıklı sonuçlar verir.
Ameliyat Öncesinde Hidrasyon Neden Önemlidir?
Su, yaşamın kaynağı olmakla kalmaz; estetik ameliyat öncesinde ve sonrasında bedenin ihtiyaç duyduğu en temel desteklerden biri haline gelir. Vücudu bir bahçeye benzetirsek, su da bu bahçeyi sürekli sulayarak toprağın verimli kalmasını sağlayan en önemli kaynaktır. Yeterli hidrasyon, ameliyat dönemi boyunca vücudunuzu adeta “yemyeşil bir bahçe” gibi canlı ve dirençli tutar.
Herhangi bir cerrahi işlem sonrası, vücut doğal olarak daha fazla tamir mekanizmasını devreye sokar. Bu tamir mekanizmaları ise dokuların iyileşmesi, yaraların kapanması ve mümkünse izlerin daha az belirgin olması için bolca sıvıya ihtiyaç duyar. Kan dolaşımının düzenli ve aktif olması, iyileşme sürecinin hızlanması demektir. Bunun tam tersi, yetersiz sıvı alımında kan akışı yavaşlar ve dokuların oksijenlenmesi güçleşir.
Hidrasyon, vücutta biriken atık maddelerin ve toksinlerin böbrekler yoluyla dışarı atılmasında önemli bir rol oynar. Özellikle ameliyat sonrasında kullanılan anestezi ilaçlarının, ağrı kesicilerin veya antibiyotiklerin kalıntılarının atılması sürecinde su alımı kritik bir yere sahiptir. Böylece vücudun yükü hafifler ve toparlanmak daha kolay olur.
İnsan cildi, vücudun en büyük organıdır ve ameliyatlarda öncelikli etkilenen bölgelerden biridir. Cildiniz iyi nemlendiğinde elastikiyetini korur, daha sağlıklı ve parlak görünür. Estetik operasyonların sonucunda yara izlerinin daha hızlı iyileşmesi ve cildin daha çabuk “kendine gelmesi”, yeterli su tüketimiyle doğrudan bağlantılıdır.
Her ne kadar su tüketimi çok faydalı olsa da ameliyatın hemen öncesinde belirli bir zamandan itibaren katı ve sıvı gıda alımının durdurulması (oruç kuralları) istenebilir. Bu anestezi sırasında oluşabilecek riskleri azaltmak içindir. Yine de doktorlar genellikle ameliyata birkaç saat kalana kadar net (temiz) sıvıların tüketimine izin verebiliyor. Bu konuda kişisel durumunuzu göz önünde bulundurarak hareket etmek ve doğru zamanlamayı bilmek önemlidir.
Dengeli Bir Diyet, Ameliyat Sonuçlarını Nasıl Destekler?
Diyet, sadece kilo kontrolü ile ilgili değildir. Gıdalar; vücudun yapı taşlarını oluşturan protein, karbonhidrat, yağ, vitamin ve minerallerin bir araya geldiği temel kaynaklardır. Vücudu sağlam bir binaya benzetirsek, tükettiğimiz her besin o binayı ayakta tutan tuğlalar gibidir. Estetik cerrahi öncesi dengeli bir diyet uygulamak, bu binanın inşa sürecine destek vererek ameliyattan sonra iyileşmeyi hızlandırır.
- Proteinler, ameliyat sonrası yara iyileşmesinin anahtar yapı taşlarındandır. Kolajen üretimi, bağışıklık sistemi aktivasyonu ve doku tamiri gibi süreçlerde proteinler önemli rol oynar. Balık, tavuk, hindi, yumurta, süt ürünleri ve baklagiller gibi gıdalarla protein alımını artırmak, ameliyat sonrasındaki “tamir atölyesi”nin daha hızlı çalışmasını sağlar.
- Balık (somon, sardalya), ceviz ve keten tohumu gibi omega-3 yağ asitleri içeren besinler; vücudun iltihap yanıtını düzenlemesine yardım eder. Cerrahi işlem bir yaralanma olarak değerlendirildiğinden, operasyon sonrasında oluşan ödem ve iltihabi reaksiyonların hızla ortadan kalkması için bu tür sağlıklı yağlar destek olur. Aynı zamanda kalp-damar sağlığını koruyarak, iyileşme sürecini olumsuz etkileyebilecek komplikasyonları önlemeye katkıda bulunurlar.
- C vitamini kolajen sentezine destek olur, A vitamini cilt bütünlüğünü ve yara iyileşmesini artırır, B vitaminleri enerji metabolizması için önemlidir ve çinko gibi mineraller bağışıklığı güçlendirir. Sebze ve meyveler, tam tahıllar, kuruyemişler gibi doğal kaynaklara yönelmek; ihtiyacınız olan bu mikro besin öğelerini almanızı kolaylaştırır.
Ameliyat öncesi kilo verme çabası bazen aşırı kısıtlayıcı diyetlere yönelmeye sebep olabilir. Ancak bu tür diyetler genellikle vücudun gereksinim duyduğu besinleri alamamasına yol açar ve zayıf bir metabolizmayla ameliyata girmek iyileşmeyi geciktirebilir. Bu nedenle “şok diyet” gibi yöntemler yerine, dengeli ve sürdürülebilir bir beslenme planı benimsemek en sağlıklısıdır.
Ameliyat Öncesi Hedef Kilonuza Ulaşmanın Rolü Nedir?
Vücudu bir müzisyen olarak düşünün: Eğer müzisyen, konsere çıkmadan önce enstrümanını doğru akort etmezse, sahnedeki performansı ne kadar iyi olursa olsun, sonuç istediği kadar tatmin edici olmayacaktır. Hedef kilonuza ulaşmak da estetik cerrahi sürecinde enstrümanı akort etmek gibidir. Fazla kilo veya ani kilo değişimleri, ameliyat öncesi ve sonrası dönem için çeşitli zorluklar oluşturabilir.
Obezite veya fazla kilolu olmak, anestezi ve ameliyat sırasında oluşabilecek komplikasyonları artırabilir. Kalp-damar sistemine binen yük, operasyon sırasında beklenmeyen durumlarla karşılaşma riskini çoğaltır. Aynı şekilde aşırı zayıf olmak da vücudun savunma mekanizmalarını zayıflatabilir. Dolayısıyla ne çok fazla ne de çok düşük kiloda olmamak, ameliyat sırasında ve sonrasında oluşabilecek istenmeyen sürprizleri minimize eder.
Ameliyattan sonra kilo değişikliği yaşamak, elde edilen estetik sonuçları değiştirebilir veya bozabilir. Örneğin vücudunuzu şekillendirmek amacıyla liposuction yaptırdıktan sonra çok kilo almanız, ameliyatla elde edilen şeklin fark edilirliğini azaltabilir. Aynı şekilde meme veya karın germe gibi operasyonlarda da kilo dalgalanmaları sonuçları etkiler. Hedef kilonuzu ameliyattan önce yakalayıp korumak, operasyonun nihai görünümünü sağlamlaştırır.
Kilo verme süreci genellikle planlama, disiplin ve kararlılık gerektirir. Bu süreçte edinilen sağlıklı alışkanlıklar ve mental güç, ameliyat sonrası iyileşme döneminde de işinizi kolaylaştırır. Örneğin düzenli egzersiz yapmaya başlamanız, ameliyat sonrası hafif yürüyüş gibi aktivitelere daha hızlı adapte olmanızı sağlar. Ayrıca ideal kilonuza ulaştıktan sonra estetik operasyona girmek, kendinizi hem bedenen hem de ruhen daha hazır hissetmenize yardımcı olur.
Ameliyat Öncesi Sigara ve Alkol Tüketiminden Kaçınmak Neden Önemlidir?
Bir bahçıvanın bitkilerini budadıktan sonra onlara ilaçlama yapması, toprağını havalandırması ve yeterince besin sağlaması gerekir. Sigara ve alkol kullanımı ise tıpkı bu bahçeye kimyasal atıklar dökmek gibidir. Vücudunuz ameliyata hazırlanırken, bu maddeler onu yavaşlatır, zayıflatır ve beklenmeyen sorunlara davetiye çıkarır.
Sigara içmek, nikotin ve karbonmonoksit gibi zararlı maddeleri kana taşır. Bu maddeler, kan damarlarını daraltarak dokuların ihtiyacı olan oksijeni almasını güçleştirir. Oksijen yoksunu dokuların iyileşme süreci uzar ve yaralar bazen istenildiği kadar hızlı kapanmaz. Dahası, enfeksiyon riski artar ve doku nekrozu gibi ciddi komplikasyonlar gelişebilir. Sigarayı ameliyat öncesi dönemde bırakmak, oksijen seviyelerini normale yaklaştırmaya ve vücudun savunma mekanizmalarını güçlendirmeye yardımcı olur.
Alkol, ameliyat öncesi ve sonrası dönemde farklı şekillerde riskler taşır. Özellikle kanın pıhtılaşma mekanizmasını etkileyerek, ameliyat sırasında ve sonrasında beklenenden fazla kanamaya neden olabilir. Ayrıca bağışıklık sistemini baskılayarak enfeksiyon riskini de artırır. Karaciğerin, alınan alkolü işlemeye çalışırken diğer hayati fonksiyonları geri plana atması da vücudu zayıf düşürür.
Hem sigara hem de alkol, anesteziye bağlı komplikasyon riskini yükseltir. Sigara içenlerde kalp krizi, inme ve solunum problemleri görülme ihtimali artarken, alkol kullananlarda ise anestezi ilaçlarıyla etkileşim daha öngörülemez olur. Bu karışık tablo ameliyat sonrasındaki ağrı yönetimini de zorlaştırabilir. Ayrıca ameliyat sonrası dönemde, sigara ve alkol vücuttaki iltihaplanmayı ve su kaybını artırabilir, böylece iyileşme süresini uzatabilir.
Ameliyat Öncesi Cerrahınıza Her Zaman Sorulması Gereken Sorular Nelerdir?
Operasyonla ilgili tüm bilgileri öğrenmek, tıpkı bir seyahat planlaması yaparken rotaları ve konaklanacak yerleri önceden incelemek gibidir. Böylece yolculuğunuz sırasında aniden ortaya çıkabilecek sürprizlerin ve kaygıların önüne geçebilirsiniz. Estetik cerrahi öncesi cerrahınıza hangi soruları yönelteceğiniz, sürece dair farkındalığınızı artırarak rahatlamanızı sağlar.
Cerrahınızın estetik cerrahi alanındaki uzmanlık seviyesi ve daha önce gerçekleştirdiği operasyonların çeşitliliği, ameliyatınızın başarısında önemli bir faktördür. Sıkça gerçekleştirdikleri operasyon tipleri, komplikasyon oranları veya başarılı sonuç istatistikleri hakkında sorular sormak, beklentilerinizi netleştirebilir.
Operasyon süresi, anestezi türü, hangi kesilerin yapılacağı ve hangi tekniklerin uygulanacağı gibi teknik detaylar; zihninizde operasyonla ilgili net bir resim oluşturmanıza yardımcı olur. Ayrıca bu sorularla birlikte hastane veya ameliyatın yapılacağı tıbbi merkezin akreditasyonu ve hangi koşullarda hizmet verdikleri konusunda da bilgi edinebilirsiniz.
Her cerrahi işlemin iyileşme süresi farklıdır ve bu süre içinde neler yaşayabileceğinizi öğrenmek sizi psikolojik olarak da hazırlar. Şişlik, morluk, ağrı gibi durumların ne kadar süreceği, normal hayata ne zaman dönebileceğiniz ve hangi durumların acil müdahale gerektirdiği gibi sorular mutlaka gündeme gelmelidir.
Estetik cerrahi genelde sigorta kapsamı dışında kalır. Bu nedenle ameliyatın tüm giderlerini (ameliyathane, anestezi, olası revizyonlar ve ilaçlar) net olarak öğrenmek, finansal planlama açısından faydalıdır. Ayrıca sonradan ortaya çıkabilecek revizyon ihtimalinin ne kadar ek masraf oluşturabileceğini de sormak önemlidir.
Ameliyat Öncesi Psikolojik Hazırlık Ne Kadar Önemlidir?
Zihin, ameliyat sürecinin görünmez kahramanıdır. Bazen, bedeniniz ameliyata hazır olsa bile, zihin henüz bu büyük değişimi kabullenememiş olabilir. Bu durum operasyon sonrasında mutsuzluk, kaygı ve hatta pişmanlık hissiyle sonuçlanabilir. Bir sanatsal performansın sahne arkasında ne kadar prova yapıldığı, sahnede sergilenen şovun başarısını doğrudan etkiler. Estetik cerrahi öncesinde de psikolojik hazırlık yapmak, “sahnedeki” bedeninizin performansını ve hissedeceğiniz memnuniyeti artırır.
Estetik cerrahinin bir sihirli değnek olmadığını unutmamak çok önemlidir. Eğer ameliyatın bütün sorunları çözeceğine inanıyorsanız, sonrasında düş kırıklığı yaşayabilirsiniz. Bu noktada hem fiziksel sınırlarınızın hem de ameliyatın sınırlılıklarının farkında olmak, ameliyat sonrası psikolojik rahatlığınızı destekler. Bazen bir danışmanlık veya psikoterapi seansı alarak, ameliyatla ilgili kaygıları ve beklentileri daha net ortaya koymak mümkün olabilir.
Ameliyat öncesinde duyulan korku ve endişe, vücudun stres hormonlarını yükseltir. Bu hormonlar, kalp atış hızını ve kan basıncını artırırken, bağışıklık sistemini zayıflatabilir. Fazla stres, ameliyatın kendisini daha riskli hale getirebileceği gibi, iyileşme süresini de uzatabilir. Gevşeme teknikleri, nefes egzersizleri ve gerektiğinde profesyonel destek almak, kaygıyı azaltarak operasyonu daha sağlıklı bir ruh haliyle karşılamanıza yardımcı olur.
Yakın çevrenizden alacağınız duygusal destek, ameliyat sürecini daha kolay atlatmanızı sağlar. Arkadaşlarınız veya ailenizden birinin ameliyat öncesi ve sonrası dönemlerde yanınızda olması, yalnız hissetmemenizi ve ihtiyaç duyduğunuzda yardım alabilmenizi mümkün kılar. Bu sayede günlük işlerinizi tek başınıza yüklenmek zorunda kalmadan, iyileşme sürecine daha rahat odaklanabilirsiniz.
Ameliyat Öncesi Hangi Bakım Talimatlarını Takip Etmelisiniz?
Evde bir yeri boyamadan önce yapılacak hazırlıklar, boyanın duvara en iyi şekilde tutunmasını sağlar. Aynı mantıkla, ameliyat öncesinde uygulanacak temel bakım adımları, cerrahi işlemin başarısını pekiştirir ve iyileşme sürecinin konforunu artırır. Bu basit ama etkili adımlar, “ameliyat öncesi rutini” olarak düşünülebilir.
Ameliyat bölgelerini mikrop barındırmayacak şekilde temiz tutmak çok önemlidir. Genellikle ameliyattan bir gün önce veya ameliyat sabahında antibakteriyel bir sabunla duş almak iyi bir yöntem olabilir. Ciltte losyon, krem veya makyaj malzemesi bırakmamak da önerilir. Eğer yüz veya saçlı deri bölgesi üzerinde bir operasyon yapılacaksa, saçın temiz olması, enfeksiyon riskini azaltır.
Ameliyat sonrasında vücudun bazı hareketleri kısıtlanabilir. Özellikle kol bölgenizi etkileyen operasyonlar sonrasında, başınızdan geçirmeniz gereken dar kıyafetler giymek zor olabilir. Düğmeli veya fermuarlı, bol ve pamuklu kıyafetler tercih etmek konforu artırır. Böylece pansuman değişimlerinde veya tuvalete giderken zorlanmazsınız.
Oksijen seviyenizi ölçmek için genellikle parmak klipsi kullanılır. Ojeler, tırnak uzantıları veya protez tırnaklar bu ölçümün sağlıklı yapılmasını engelleyebilir. Ayrıca yüzük, kolye ve bilezik gibi takılar, ameliyat sırasında gereksiz bir risk unsuru oluşturabilir. Bu nedenle ameliyat günü, takı ve oje kullanımını en aza indirmek iyi bir seçimdir.
Herhangi bir kronik rahatsızlık nedeniyle düzenli ilaç alıyorsanız, bu durumu mutlaka ilgili uzmanlarla paylaşmak gerekir. Bazı ilaçların ameliyat öncesinde kesilmesi veya değiştirilmesi gerekebilir. Aynı şekilde bitkisel destek ürünleri veya vitamin takviyeleri de kanama riskini etkileyebileceğinden duruma göre kontrol altına alınmalıdır. Ek olarak ameliyat sonrasında kullanmanız gerekebilecek reçeteli ilaçların (ağrı kesici, antibiyotik, vb.) evde hazır bulunması, iyileşme sürecini daha rahat geçirmenizi sağlayabilir.
Oruç Kurallarına Uymak Ameliyatın Başarısını Nasıl Etkiler?
Oruç kuralları, ameliyat öncesi belirli bir süre hiçbir şey yenilip içilmemesini ifade eder. Bu tıpkı araba kullanmadan önce trafik kurallarına uymanın zorunluluğu gibidir. Kuralları bilmek ve uygulamak, hem sizin hem de ameliyat ekibinin güvenliği açısından kritik öneme sahiptir. Aksi takdirde “kırmızı ışıkta geçmek” gibi tehlikeli bir duruma yol açılabilir.
- Mide Boşluğunun Önemi
Anestezi sırasında mide içeriğinin ağıza veya akciğerlere kaçma (aspirasyon) riski vardır. Bu durum özellikle genel anestezi altında çok tehlikeli sonuçlar doğurabilir. Midenin boş olması, bu riski büyük ölçüde azaltır ve anestezi işleminin daha güvenli olmasını sağlar.
- Aşırı Fasting’in Dezavantajları
Ameliyat öncesi oruç tutmanın da bir dengesi vardır. Çok uzun süre aç kalmak, kan şekerinin aşırı düşmesi ve vücudun strese girmesi gibi istenmeyen sonuçlar doğurabilir. Susuz kalmak ise kanın akışkanlığını azaltıp dolaşımı yavaşlatabilir. Son yıllarda birçok uzman, ameliyat öncesinde çok uzun açlık süreleri yerine, belirli bir saate kadar hafif sıvıların alınabileceği, daha akılcı “kısa süreli oruç” modellerini benimsemektedir.
- Hasta Konforu ve Psikolojik Etki
Uzun süreli açlık, yalnızca fiziksel değil psikolojik olarak da yıpratıcı olabilir. Gergin ve aç bir şekilde ameliyata girmek kaygıyı artırabilir. Bunun yerine, izin verilen çay veya su gibi temiz sıvıları makul saatlere kadar tüketmek, kişinin daha rahat ve sakin olmasını sağlayabilir. Böylece anestezi ekibi ve ameliyat ekibi de olası komplikasyonları en aza indirecek şekilde plan yapabilir.
Ameliyat Öncesi İlaçlar ve Takviyelerle İlgili Ne Yapmalısınız?
Vücudunuzu bir kimya laboratuvarı olarak düşünürsek, aldığınız her ilaç ve takviye, farklı kimyasal tepkimelere yol açar. Estetik cerrahi öncesinde, bu laboratuvarın “karışık deneylere” sahne olmaması için hangi maddelerin bir süreliğine veya tamamen kesilmesi gerektiğini bilmek hayati önem taşır.
Aspirin, ibuprofen ve bazı romatizma ilaçları gibi ilaçlar, kanın pıhtılaşma mekanizmasını baskılar. Bu durum ameliyat sırasında ve sonrasında oluşabilecek kanama riskini artırır. Benzer şekilde ginkgo biloba, sarımsak ekstresi, zerdeçal ve omega-3 gibi bazı bitkisel takviyeler de aynı etkiye sahip olabilir. Bu nedenle ameliyat öncesi dönemde bu ürünlerin kullanımını belirli bir süre durdurmak gerekebilir.
Multivitamin takviyeleri veya yüksek doz C vitamini, ameliyat öncesinde genellikle sorun yaratmaz. Ancak yine de doğru dozda almak ve ek katkı maddeleri içermediğinden emin olmak gerekir. Örneğin E vitamini de kan sulandırıcı etki gösterebilir. Vücutta dengesiz bir şekilde biriken bazı mineraller (potasyum, magnezyum gibi) kalp ritminde sorunlara yol açabilir. Dolayısıyla düzenli kontrol ve uzman tavsiyesi, güvenli kullanım için şarttır.
Hipertansiyon, diyabet, tiroit bozuklukları veya psikiyatrik rahatsızlıklar için kullanılan ilaçları asla kendiniz kesmeye kalkışmayın. Bunları düzenli almanız, ameliyat sırasında önemli komplikasyonları önleyebilir. Ancak ne zaman ve nasıl alacağınız, anestezi ve cerrahi ekip tarafından detaylı bir şekilde değerlendirilmelidir.
Tüm kullandığınız ilaçları ve takviyeleri, hatta bitkisel çay ve benzeri ürünleri bile eksiksiz bildirmek çok önemlidir. Örneğin basit bir soğuk algınlığı ilacının içeriğinde bile kanı etkileyen maddeler bulunabilir. Vücudunuzu en iyi tanıyan kişi sizsiniz; dolayısıyla “önemsiz gibi görünen” her detayı paylaşmak, ameliyatın başarılı geçmesi için gereklidir.
Op. Dr. Erman Ak, 2014’te Ankara Hacettepe Tıp’tan mezun oldu, uzmanlığını İstanbul Üniversitesi Çapa Tıp Fakültesi’nde tamamladı. Tayvan’da ileri mikrocerrahi, İtalya’da ise ISAPS bursiyeri olarak yüz ve meme estetiği üzerine eğitim aldı. EBOPRAS’tan Avrupa Birliği Estetik Plastik Cerrahi yeterlilik sertifikasına sahip olan Dr. Ak, Başakşehir Çam ve Sakura Hastanesi Plastik Cerrahi Bölümü’nün kurulmasına eşlik etti. Şu an Nişantaşı’ndaki kliniğinde Türkiye’den ve çeşitli ülkelerden hastalarını kabul etmektedir.