Estetik Ameliyatlarda Anestezi

Estetik Ameliyatlarda Anestezi Estetik Ameliyatlarda Anestezi

Estetik ameliyatlarda, tamamen kişiye özel olarak planlanan modern anestezi yöntemleri kullanılır. Bunlar; işlemin yapılacağı küçük bir bölgeyi uyuşturan lokal anestezi, “hafif uyku” hali yaratan sedasyon veya tam bilinçsizlik sağlayan genel anestezi olabilir. Anestezi, yalnızca uyumayı sağlamaktan çok daha fazlasıdır; ameliyat boyunca güvenliği temin etmek, ağrıyı engellemek ve sonrasında konforlu bir uyanma ile hızlı iyileşmeye zemin hazırlamaktır. Bu süreç cerrahi yolculuğun en önemli güvenlik kalkanı ve konfor unsurudur, estetik başarının ayrılmaz bir parçası olarak kabul edilir.

Ameliyat Öncesi Güvenlik İçin Anestezi Değerlendirmesi Neden Şarttır?

Estetik cerrahinin temelinde, isteğe bağlı bir işlem olması ve sizin memnuniyetinizi önceliklendirmesi yatar. Bu nedenle güvenlik, her şeyden önce gelir ve asla taviz verilemez. Anestezi planı, ameliyatın sadece bir parçası değil sizin ameliyat öncesi, sırası ve sonrasını kapsayan yolculuğunuzun en temel direğidir. Başarılı bir sonuç; özenli bir hasta seçimi, titiz bir ameliyat öncesi hazırlık süreci ve hem cerrahi ortamın hem de ekibin en yüksek standartlara uymasıyla mümkündür.

Anestezi Uzmanı Sağlık Durumunuzu Nasıl Değerlendirir?

Güvenli bir anestezi sürecinin ilk ve en kritik adımı, ameliyat için doğru adayın titizlikle seçilmesidir. Bu süreç yalnızca ameliyata engel bir durum olup olmadığını anlamaktan çok daha fazlasını ifade eder. Bu sizin bakım sürecinizin tüm adımlarını – ameliyatın nerede yapılacağı, hangi anestezi tekniğinin kullanılacağı ve ameliyat sonrası ne düzeyde bir takip gerektireceği gibi – belirleyen dinamik bir değerlendirmedir.

Bu değerlendirmenin temelini dünya çapında kullanılan Amerikan Anestezistler Derneği (ASA) Fiziksel Durum Sınıflandırması oluşturur. Bu sizin genel sağlık durumunuzu ve ameliyat riskinizi belirlemek için tüm sağlık ekibinin konuştuğu ortak bir dildir. Sınıflandırma, özellikle tam teşekküllü bir hastane yerine daha butik cerrahi merkezlerinde veya ofis ortamında yapılacak ameliyatlar için uygunluğunuzu belirlemede kilit rol oynar.

  • ASA I: Tamamen sağlıklı, bilinen hiçbir sistemik hastalığı olmayan kişiler bu gruptadır.
  • ASA II: Günlük hayatını etkilemeyen, hafif ve kontrol altındaki bir rahatsızlığı (örneğin iyi kontrol edilen tansiyon veya diyetle dengelenen diyabet) olan kişilerdir.
  • ASA III: Hayat için ani bir tehdit oluşturmayan ancak sürekli bir sorun olan ciddi bir hastalığı (örneğin kötü kontrol edilen yüksek tansiyon veya yakın zamanda geçirilmiş kalp krizi) olan kişilerdir. Bu gruptaki hastaların ameliyatlarının mutlaka hastane ortamında yapılması gerekir.
  • ASA IV, V, VI: Bu gruplardaki hastalar, hayatı tehdit eden ciddi rahatsızlıkları olduğu için estetik amaçlı ameliyatlar için uygun adaylar değillerdir.

ASA sınıflandırmasının ötesinde, riski proaktif olarak azaltmak için bazı özel durumların da detaylıca değerlendirilmesi gerekir. Öne çıkan bazı durumlar ve anestezi açısından taşıdıkları potansiyel riskler şunlardır:

Obezite

  • Obstrüktif uyku apnesi (OSA)
  • Derin ven trombozu (pıhtı atması)
  • Zorlu hava yolu yönetimi
  • İlaçların vücuttaki etkilerinin değişmesi

Obstrüktif Uyku Apnesi (OSA)

  • Anestezi başlangıcında ciddi oksijen düşüşü
  • Ameliyat sonrası dönemde hava yolu tıkanıklığı

Kalp ve Damar Hastalıkları

  • Yakın zamanda geçirilmiş kalp krizi
  • Ciddi kalp yetmezliği
  • Önemli kalp kapak hastalıkları

Ameliyat öncesi istenecek testler ise herkese uygulanan standart bir listeden ziyade, sizin kişisel sağlık öykünüz ve muayene bulgularınıza göre belirlenir. Sağlıklı kişilerde çoğu zaman temel testler yeterli olur. En sık istenebilecek testler şunlardır:

  • Tam kan sayımı
  • Elektrolitler
  • Kan şekeri

Elektrokardiyogram (EKG), özellikle 45 yaş üstü veya kalp rahatsızlığı öyküsü olanlar için

Doğurganlık çağındaki kadınlar için kan gebelik testi (β-hCG)

Ameliyat Öncesi Hazırlık Sürecinde Anestezinin Rolü Nedir?

Ameliyat için uygun bir aday olduğunuz belirlendikten sonra, sizi en iyi duruma getirmek ve pürüzsüz, güvenli bir ameliyat süreci sağlamak için bazı standart hazırlıklar yapılır.

Bunlardan ilki açlık kurallarıdır. Anestezi sırasında mide içeriğinin akciğerlerinize kaçma riskini en aza indirmek için bu kural çok önemlidir. Kural nettir: Ameliyattan en az 6 ila 8 saat önce katı gıda (süt veya yağlı yiyecekler dahil) ve en az 2 saat önce berrak sıvı tüketimi durdurulmalıdır. Pratiklik ve maksimum güvenlik için genellikle “işlemden 8 saat önce ağızdan hiçbir şey almama” talimatı verilir.

İkinci önemli adım ise ilaç yönetimidir. Kullandığınız tüm ilaçlar, vitaminler ve bitkisel takviyeler anestezi uzmanı tarafından detaylıca gözden geçirilir. Kronik hastalıklarınız için kullandığınız ilaçları (örneğin astım spreyi) genellikle ameliyat sabahı da almanız istenir. Ancak kan sulandırıcılar veya bazı antidepresanlar gibi ilaçların anestezi ile etkileşime girme riski olduğundan, ameliyattan belirli bir süre önce kesilmesi gerekebilir.

Son olarak kaygının giderilmesi de hazırlığın önemli bir parçasıdır. Ameliyat öncesi kaygı duymak çok normaldir. Ancak bu kaygı, tansiyonunuzu yükseltebilir ve anestezi başlangıcını biraz zorlaştırabilir. Bu nedenle kaygınızı yönetmek için size ameliyat sabahı tesise gelmeden önce alabileceğiniz hafif bir sakinleştirici ilaç reçete edilebilir. Rahat ve sakin olmanız, tüm sürecin daha stabil ve kontrollü geçmesine büyük katkı sağlar.

Ameliyatın Yapılacağı Ortamda Anestezi İçin Hangi Standartlar Aranır?

Ameliyatın yapıldığı fiziksel ortam ve orada bulunan personel, en az kullanılan anestezi ilaçları kadar hasta güvenliği için kritiktir. Özellikle bir hastanenin altyapısına sahip olmayan ofis ortamlarında yapılan işlemlerde bu standartların eksiksiz olması şarttır. Bakım standardı her yerde, hastanedekiyle eşdeğer olmalıdır. Anestezi içeren tüm prosedürler için olmazsa olmaz bazı temel gereklilikler vardır:

Gerekli olan temel monitörizasyon cihazları şunlardır:

  • Sürekli elektrokardiyografi (EKG)
  • Belirli aralıklarla ölçüm yapan tansiyon aleti (NIBP)
  • Nabız oksimetresi (kandaki oksijen seviyesini ölçer, SpO2)
  • Soluk sonu karbondioksit monitörü (EtCO2)
  • Vücut sıcaklığı probu

Tesisin sahip olması gereken temel ekipmanlar.

  • Yedek kaynağı olan güvenilir bir oksijen sistemi
  • Yeterli aspirasyon (vakum) cihazı

Tüm anestezi ilaçları ve malzemeleri

  • Tam donanımlı bir acil durum arabası
  • Defibrilatör (elektroşok cihazı)
  • İleri hava yolu ekipmanları (tüpler, maskeler vb.)

Ayrıca tüm klinik ekibin acil durum protokollerine hakim olması ve düzenli tatbikatlarla bu bilgilerini taze tutması hayati önem taşır. En önemlisi, ofisin imkanlarını aşan bir acil durumda hastanın önceden belirlenmiş bir hastaneye güvenli ve hızlı bir şekilde transferini sağlayacak yazılı bir protokolün bulunması zorunludur.

Estetik Ameliyatlarda Hangi Anestezi Yöntemleri Kullanılır?

Modern estetik cerrahi, size özel bir konfor alanı yaratmak için çok çeşitli anestezi teknikleri kullanır. Seçilecek yöntem; yapılacak işleme, sizin sağlık durumunuza ve cerrahınızın tercihine göre özenle belirlenir. Her yöntemin nasıl çalıştığını, avantajlarını ve sınırlarını bilmek, en güvenli ve etkili planı oluşturmanın anahtarıdır.

Bölgesel Uyuşturma (Lokal Anestezi) Nedir?

Lokal anestezi, birçok estetik prosedürde ağrı kontrolünün temelini oluşturur. Sadece işlem yapılacak bölgedeki sinirlerin geçici olarak “uyutulması” prensibine dayanır, böylece ağrı hissi ortadan kalkar.

  • Topikal Anestezikler: Bunlar iğne batmasının acısını azaltmak veya lazer gibi yüzeysel işlemler için cilde sürülen kremlerdir.
  • Lokal İnfiltrasyon: Bu bildiğimiz en yaygın yöntemdir. Anestezik ilacın doğrudan cerrahi yapılacak alanın altına enjekte edilmesidir. Diş hekimliğindeki uyuşturmaya benzetilebilir.
  • Tümesan Anestezi: Bu lokal anestezinin devrim niteliğinde bir uygulamasıdır. Özellikle liposuction (yağ alma) ameliyatını tamamen değiştirmiştir. Çok seyreltilmiş bir anestezik sıvının, yağ alınacak bölgeye yavaş yavaş verilerek oranın hem uyuşmasını hem de kanamasız hale gelmesini sağlar. Bu sayede genel anesteziye gerek kalmadan, son derece güvenli bir şekilde liposuction yapılabilir. Bu tekniğin en büyük avantajı, anestezik ilacın vücuda çok yavaş karışmasıdır. Bu da normalde tehlikeli olabilecek dozların güvenle kullanılabilmesini sağlar. Ancak bu yavaş emilim nedeniyle, olası bir toksisite belirtisi işlemden saatler sonra ortaya çıkabilir. Bu yüzden işlem sonrası takip çok önemlidir.

Ağrıyı Kaynağında Durduran Bölgesel Anestezi Nasıl Çalışır?

Bölgesel anestezi, ağrıyı daha oluşmadan, kaynağında bloke etme mantığına dayanır. Vücudun daha geniş bir alanını (örneğin tüm kol, bacak veya karın duvarı gibi) uyuşturmak için lokal anestezik ilacın doğrudan o bölgenin ana sinirlerinin yakınına enjekte edilmesidir. Bu yöntem özellikle son yıllarda estetik cerrahide ağrı kontrolünde bir çığır açmıştır.

Bunun iki temel sebebi var: Birincisi, bu blokların ameliyat sonrası ağrıyı azaltmada ve güçlü ağrı kesici (opioid) ihtiyacını düşürmedeki kanıtlanmış başarısıdır. İkincisi ise teknolojidir. Artık taşınabilir ultrason cihazları sayesinde, anestezi uzmanı iğnenin ucunu, hedef siniri ve etrafındaki damar gibi hassas yapıları ekranda görerek enjeksiyonu yapabilir. Bu işlemi “körlemesine” yapmaktan çıkarıp, milimetrik bir hassasiyete kavuşturarak hem başarı oranını artırmış hem de riski neredeyse sıfıra indirmiştir. Bu yöntem ağrı oluştuktan sonra onu dindirmeye çalışmak yerine, ağrı sinyalinin beyne hiç ulaşmamasını sağlayan proaktif bir yaklaşımdır.

“Hafif Uyku” Olarak Bilinen Sedasyon Anestezisi Nedir?

Halk arasında “hafif uyku” veya “cesaret iğnesi” olarak da bilinen Monitörize Anestezi Bakımı (MAC) veya sedasyon, lokal ve genel anestezi arasında bir köprü görevi görür. Bu basit bir sakinleştirici verilmesinden çok daha fazlasıdır. Bir anestezi uzmanının, işlem boyunca sürekli olarak başınızda durduğu, yaşamsal fonksiyonlarınızı (kalp atışı, tansiyon, solunum, oksijen seviyesi) anbean takip ettiği ve gerektiğinde anında müdahale etmeye veya sizi tamamen uyutmaya (genel anestezi) hazır olduğu özel bir anestezi hizmetidir.

Sizin için deneyim, derin bir rahatlama ve konfor hissidir. Gözlerinizi kapattığınızda kendinizi huzurlu bir uykuda gibi hissedersiniz, ancak solunumunuzu kendiniz devam ettirirsiniz, solunum tüpüne ihtiyaç duyulmaz. İşlem genellikle damardan verilen, hızlı etki edip hızla vücuttan atılan ilaçlarla sağlanır. Çoğu hasta, işlem bittiğinde hiçbir şey hatırlamaz ve kendini dinlenmiş hisseder. Özellikle propofol adlı ilacın kullanılması, bulantı yapmaması ve “anestezi sersemliği” yaratmaması nedeniyle çok konforlu bir uyanma sağlar. Yüz germe, göz kapağı estetiği, bazı meme ameliyatları ve liposuction gibi birçok işlem için harika bir seçenektir.

Tamamen Bilinçsiz Olunan Genel Anestezi Ne Zaman Gerekir?

Genel anestezi, ilaçlarla oluşturulan, kontrollü bir tam bilinçsizlik halidir. Bu durumda koruyucu refleksleriniz (öksürme, yutkunma gibi) geçici olarak ortadan kalkar ve cerrahi uyarana hiçbir şekilde yanıt vermezsiniz. Karın germe, “mommy makeover” gibi daha büyük, uzun veya karmaşık prosedürler için ya da sizin veya cerrahınızın özel tercihi doğrultusunda tercih edilir.

Genel anestezi sırasında solunum kaslarınız da gevşediği için, solunumunuzun bir makine aracılığıyla desteklenmesi gerekir. Bu genellikle soluk borunuza yerleştirilen bir tüp (entübasyon tüpü) veya gırtlağınızın üzerine oturan daha az invaziv bir maske (laringeal maske) ile sağlanır.

Hasta uyutulduktan sonra, anestezinin sürdürülmesi için iki ana yöntem vardır:

  • İnhalasyon (Gaz) Anestezisi: Anestezi, size bir maske aracılığıyla solutulan oksijen ve anestezik gazların bir karışımıyla sürdürülür.
  • Total İntravenöz Anestezi (TIVA): Anestezi, sadece damar yolundan, genellikle propofol adlı ilacın bir pompa aracılığıyla sürekli ve kontrollü bir şekilde verilmesiyle sürdürülür.

Bu iki yöntem arasındaki seçim, sizin ameliyat sonrası konforunuzu doğrudan etkileyen stratejik bir karardır. Gaz anestezisi, ameliyat sonrası bulantı ve kusmaya daha sık neden olabilir. Bu durum sadece konforunuzu bozmakla kalmaz, aynı zamanda ıkınma ve kusma sırasında kan basıncınızı yükselterek özellikle yüz ve meme ameliyatlarında kanama (hematom) riskini artırabilir. TIVA ise doğal olarak bulantı önleyici özelliklere sahip olan propofol ilacını kullandığı için, ameliyat sonrası bulantı ve kusma riskini önemli ölçüde azaltır. Bu da daha pürüzsüz bir iyileşme, daha yüksek hasta memnuniyeti ve daha düşük komplikasyon riski anlamına gelir. Bu nedenle TIVA, daha iyi bir hasta deneyimine yapılan bir yatırım olarak görülebilir.

Her Ameliyata Özel Bir Anestezi Planı mı Yapılır?

Evet, kesinlikle. Anestezinin temel güvenlik ilkeleri herkes için aynı olsa da uygulama şekli her ameliyatın kendine özgü gereksinimlerine ve hedeflerine göre “terzi dikimi” gibi hassas bir şekilde ayarlanır. Örneğin bir yüz germe ameliyatında öncelik kan basıncını çok hassas bir şekilde kontrol ederek kanama riskini en aza indirmekken, bir meme büyütme ameliyatında odak noktası ameliyat sonrası ağrıyı en etkili şekilde kontrol etmektir.

Yüz Germe veya Burun Estetiği Gibi Ameliyatlarda Anestezi Planı Nasıl Olur?

Yüz bölgesindeki ameliyatlarda anestezi yönetimi hassas bir denge işidir. Buradaki temel amaç cerrahın rahat çalışabileceği, kanamasız bir ortam sağlarken sizin de güvende ve konforlu olmanızı sağlamaktır. En önemli hedef ise ameliyat sonrası kan birikmesi (hematom) riskini önlemektir. Yüz germe sonrası en sık görülen komplikasyon hematomdur ve anestezi planı doğrudan bunu engellemeye odaklanır.

Bu ameliyatlarda sedasyon (MAC) tekniği mükemmel bir seçenektir çünkü genellikle kan basıncını stabil ve normalin alt sınırlarında tutarak kanama riskini doğal olarak azaltır. Eğer genel anestezi tercih edilirse, uyanma aşamasının çok “pürüzsüz” olması hedeflenir. Öksürme, ıkınma gibi kan basıncını aniden yükseltebilecek eylemler olmadan uyanmanız sağlanır. Bu nedenle daha stabil bir kan basıncı profili sunan TIVA (Total İntravenöz Anestezi) genellikle bu tür ameliyatlar için tercih edilir.

Meme Büyütme veya Dikleştirme Ameliyatlarında Anestezi Nasıl Uygulanır?

Meme estetiği ameliyatlarındaki temel anestezi hedefi, ameliyat sonrası ağrı kontrolünü mükemmel bir şekilde sağlamaktır. Özellikle kas altına protez konulan ameliyatlardan sonra ağrı belirgin olabilir ve bu durum hem konforunuzu hem de iyileşme sürecinizi olumsuz etkileyebilir. Bu ameliyatlar genellikle genel anestezi altında yapılsa da modern ağrı kontrolü yaklaşımı artık sistemik (tüm vücudu etkileyen) güçlü ağrı kesicilere bel bağlamak yerine, bölgesel anestezi tekniklerine odaklanmıştır.

Ultrason rehberliğinde yapılan sinir blokları, meme cerrahisi için anestezi pratiğinin temel taşı haline gelmiştir. Ameliyat olacağınız bölgeyi besleyen sinirlerin, ultrason altında görüntülenerek doğrudan hedeflenmesi ve uzun etkili lokal anestezik ilaçlarla uyuşturulmasıdır. Ameliyat sonrası saatlerce, hatta bazen günlerce süren etkili bir ağrı kontrolü sağlarlar.

Kullanılan bazı modern sinir blokları şunlardır:

  • Pektoral (PECS) Blokları
  • Serratus Anterior Düzlem (SAP) Bloğu
  • Torasik Paravertebral Blok (TPVB)

Bu blokların faydaları çok açıktır: Ameliyat sonrası ağrınız çok daha az olur, güçlü ağrı kesicilere (opioid) olan ihtiyacınız dramatik bir şekilde düşer ve buna bağlı olarak bulantı ve kusma gibi yan etkiler de azalır.

Karın Germe Gibi Vücut Şekillendirme Ameliyatlarında Anestezi Neden Farklıdır?

Karın germe gibi büyük vücut şekillendirme ameliyatlarında anestezi yönetimi birkaç önemli zorluğu ele almalıdır: geniş bir cerrahi alan, potansiyel sıvı kayıpları ve en önemlisi artmış pıhtı (venöz tromboembolizm – VTE) riski. Akciğere pıhtı atması (pulmoner emboli), bu ameliyatlarla ilişkili en korkulan komplikasyondur ve anestezi planı bu riski en aza indirmeye odaklanır.

Karın germe ameliyatları, genellikle karın kaslarının sıkılaştırılmasını içerdiği için, bu işlem için gereken derin kas gevşemesi yalnızca genel anestezi ile sağlanabilir. Ancak anestezi planına eklenen Transversus Abdominis Düzlem (TAP) bloğu gibi bölgesel teknikler, ameliyat sonrası konforu inanılmaz derecede artırır. Bu blok, ultrason rehberliğinde tüm ön karın duvarını besleyen sinirlerin uyuşturulmasıdır ve ameliyat sonrası ağrıyı büyük ölçüde azaltarak daha az ağrı kesici kullanmanızı ve daha çabuk ayağa kalkmanızı sağlar.

Bu tür büyük ameliyatlarda dikkat edilen temel güvenlik önlemleri şunlardır:

  • Sıvı dengesinin titizlikle yönetimi
  • Pıhtı riskine karşı agresif önlemler (ameliyat öncesi başlayan pıhtı önleyici çoraplar ve bacak kompresyon cihazları)
  • Vücut ısısının düşmesini önlemek için özel ısıtma battaniyelerinin kullanılması

Daha Hızlı İyileşme ve Konfor İçin Modern Anestezi Yaklaşımları Nelerdir?

Estetik cerrahide anestezi anlayışı, tek bir tekniği uygulamaktan çıkıp, kanıta dayalı, bütüncül bakım protokollerini benimsemeye evrilmiştir. Bu modern yaklaşımlar, ağrı veya komplikasyon ortaya çıktıktan sonra onu tedavi etmek yerine, proaktif bir şekilde ağrıyı ve vücudun ameliyata verdiği stresi en başından engellemeyi hedefler.

Ağrıyla Birçok Yoldan Savaşan Multimodal Analjezi Ne Demektir?

Multimodal analjezi, yani “çok yönlü ağrı kesme”, modern ağrı yönetiminin temel taşıdır. Mantığı çok basittir: Tek bir güçlü ağrı kesiciye yüklenmek yerine, ağrı sinyalinin farklı yollarına etki eden farklı tipte ilaçları ve teknikleri bir arada kullanarak ağrıyı daha etkili ve çok daha az yan etkiyle kontrol etmektir. Bu yaklaşım daha ilk cerrahi kesi yapılmadan başlar ve ameliyat sonrası düzenli aralıklarla devam ederek ağrının “alevlenmesine” hiç izin vermemeyi amaçlar.

Bu stratejinin temel bileşenleri şunlardır:

  • Ameliyat öncesi verilen basit ağrı kesiciler (Parasetamol gibi)
  • İltihap giderici ve ağrı kesici ilaçlar (NSAID’ler)
  • Sinir hassasiyetini azaltan ilaçlar (Gabapentin gibi)
  • Bulantıyı ve ağrıyı azaltan tek doz kortizon uygulaması
  • Lokal anestezik infiltrasyonu (cerrahi alanın uyuşturulması)
  • Ultrason rehberliğinde yapılan bölgesel sinir blokları

Güçlü ağrı kesiciler (opioidler), sadece diğer yöntemler yetersiz kalırsa “kurtarıcı” olarak kullanılır.

Ameliyat Sonrası Hızlandırılmış İyileşme (ERAS) Protokolü Anesteziyi Nasıl Etkiler?

ERAS, yani Ameliyat Sonrası Hızlandırılmış İyileşme, bu çok yönlü yaklaşımı bir adım daha ileri götürür. Sizin yolculuğunuzun her aşamasını optimize etmek ve ameliyatın vücudunuzda yarattığı fizyolojik stresi en aza indirmek için tasarlanmış kapsamlı, multidisipliner bir bakım protokolüdür. Amacı, iyileşmenizi hızlandırmak, komplikasyonları azaltmak ve genel deneyiminizi iyileştirmektir. ERAS, anestezi pratiğini de doğrudan etkiler ve opioid kullanımını en aza indiren, bölgesel bloklara ağırlık veren anestezi tekniklerini teşvik eder.

ERAS protokolünün temel aşamaları şunlardır:

  • Ameliyat Öncesi Faz: Sizi ameliyata en iyi şekilde hazırlamaya odaklanır. Detaylı bilgilendirme, beslenme desteği ve sigara gibi alışkanlıkların bırakılması bu aşamadadır.
  • Ameliyat Sırası Faz: Cerrahi ve anestetik stresi en aza indirmeyi hedefler. Vücut ısısının korunması, sıvı dengesinin dikkatle ayarlanması ve opioidlerden kaçınan, bölgesel bloklara dayalı bir anestezi planı uygulanır.
  • Ameliyat Sonrası Faz: İyileşmeyi aktif olarak teşvik eder. Pıhtı riskini önlemek için erken hareketlenme, ağızdan beslenmeye çabuk dönüş ve programlı, opioid olmayan ağrı kesici tedavisi bu fazın temelini oluşturur.

Kanıtlar, ERAS protokollerinin uygulandığı hastaların hastanede daha kısa kaldığını, daha az ağrı kesiciye ihtiyaç duyduğunu, daha az komplikasyon yaşadığını ve genel memnuniyetlerinin daha yüksek olduğunu göstermektedir.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir