Göğüslerin Farklı Boyutlarda Olması Normal Midir?

Goguslerin Farkli Boyutlarda Olmasi Normal Midir Göğüslerin Farklı Boyutlarda Olması Normal Midir?

Kimi zaman aynaya baktığınızda göğüslerinizin birbirine tam olarak benzemediğini fark edebilirsiniz. Birinin diğerinden biraz daha büyük, daha yuvarlak veya daha sarkık olduğunu görmek mümkündür. Bu durum çoğu kadında hafif seviyede vardır ve aslında çok da sıra dışı sayılmaz. Vücudumuzun sol ve sağ tarafı tamamen simetrik değildir; yüzümüzün iki yarısı bile birbirinin aynısı olmaz. Burun deliklerimizden ayak parmaklarımıza kadar pek çok yerde ufak tefek asimetri bulunur. Göğüsler de bu kuralın dışında değildir.

Farklı Göğüs Boyutlarına Neden Sahip Olabiliriz?

Her kadının göğüs yapısı, kendine özgü bir “mimari” ile doğar. Göğüsler, aslında yağ dokusu, süt bezleri ve destekleyici bağ dokusundan oluşur. Aynı binayı farklı tuğlalar ve harç miktarıyla inşa ettiğimizi düşünün; sonuçta ortaya çıkan yapıların hepsi ev olsa da boyut, kat planı ve dış görünüm farklı olabilir. Göğüslerde de yağ dağılımı, bez dokusu miktarı ve bağ dokusu yoğunluğu kişiden kişiye değişir.

Bazı kadınlarda genetik faktörler baskındır. Ailede büyük anne, anne veya teyze gibi yakın akrabalarda göğüs asimetrisi öyküsü varsa, sonraki nesillerde de benzer bir farklılık görülebilir. Örneğin ailenizde uzun boylu ve geniş göğüslü kadınların fazla olması, sizin de benzer bir vücut yapısına sahip olma olasılığınızı artırır. Aynı durum göğüs asimetrisi için de geçerlidir.

Hormonal etkenler de oldukça belirleyicidir. Ergenlik, adet döngüsü, hamilelik, emzirme dönemi ve menopoz gibi yaşam evrelerinde hormon seviyeleri değişiklik gösterir. Özellikle östrojen ve progesteron gibi hormonların göğüs dokusunda büyümeye veya küçülmeye neden olması, bu dönemlerde göğüs boyutu farklılıklarını daha görünür hale getirebilir. Örneğin bazı kadınlar adet öncesinde göğüslerinde hassasiyet, şişkinlik veya şekil değişikliği hisseder. Bu süreç genellikle dönemsel olduğu için, adet dönemi bitince değişiklikler kaybolabilir.

Bunun dışında büyüme çağında, yani ergenlik döneminde, göğüslerin gelişimi senkronize olmayabilir. Yani bir göğüs diğerine göre daha hızlı ya da daha yavaş büyüyebilir. Bu da birkaç yıl boyunca geçici olarak asimetriye neden olabilir. Bazen bu asimetri kalıcı olur, bazen de vücut gelişimi tamamlandıkça fark azalır.

Tıbbi açıdan baktığımızda, “Poland Sendromu” gibi nadir görülen durumlar da göğüs asimetrisine yol açabilir. Bu sendromda bir taraftaki göğüs kası ve dokusu eksik ya da gelişmemiş olabilir. Ancak bu gibi özel durumlar genellikle çocukluk çağında fark edilir ve çoğu zaman başka belirtilerle birlikte seyreder. Dolayısıyla toplumda rastlanan asimetrilerin büyük çoğunluğu, bu tip nadir sendromlardan ziyade normal anatomik ve hormonal farklılıklara dayalıdır.

Ergenlik Döneminde Asimetri Normal midir?

Ergenlik dönemi, bedensel ve ruhsal açıdan büyük dönüşümlerin yaşandığı bir zaman dilimidir. Vücutta büyüme hormonları, östrojen, progesteron gibi hormonların seviyesi hızla değişir. Bu dönemde bacak boyu uzar, kalça şekli değişir ve göğüsler de “tomurcuklanmaya” başlar. Ergenliğin ortalarında veya sonlarına doğru göğüslerin yetişkin boyutlarına yaklaştığı görülür; ancak gelişimin her kız çocuğunda aynı hızda ilerlediğini söylemek mümkün değildir.

Bu gelişim sürecinde bir göğüs diğerinden daha hızlı büyürse, genç bir kızın aynada fark edebileceği belirgin bir asimetri oluşabilir. Kimi zaman bu durum geçicidir ve birkaç yıl sonra yavaş büyüyen göğüs diğerini yakalayabilir. Fakat bazen de asimetri bir miktar kalıcı olur. Bu kalıcı asimetri, sağlığı tehdit eden bir durum olmak zorunda değildir. Yalnızca estetik açıdan kaygı yaratabilir. Özellikle ergenlik çağında vücut algısı oldukça hassas olduğu için, genç kızlar bu farklılığı fazlasıyla dert edebilirler.

Ergenlik dönemindeki asimetriye birkaç örnekle açıklık getirelim. Diyelim ki 12-13 yaşlarındaki bir genç kızın sol göğsü belirgin şekilde sağ göğsünden daha hızlı büyüdü. Bu durum ergenlik sonuna kadar sağ göğsün de gelişmesiyle azalabilir ve en sonunda birbirine yakın boyutlara gelebilir. Bazen de aradaki fark hiçbir zaman tam olarak kapanmaz. Her iki durumda da kişinin genel sağlığı genellikle etkilenmez. Asimetrinin derecesi çok büyük olmadıkça, günlük hayatta veya ileri yaşlarda ciddi bir probleme dönüşmez.

Öte yandan ailelerin bu dönemde çocuklarıyla açık bir iletişim kurması önemlidir. Ergenlikte beden algısı ve öz güven inşası kritik olduğu için, göğüs asimetrisi gibi konular gencin kendine güvenini sarsabilir. Yapılabilecek en iyi şey, bu farklılığın büyük oranda normal olduğunu ve zamanla değişebileceğini anlatmaktır. Gerekirse bir uzmanla görüşüp, altta yatan farklı bir durum olup olmadığı kontrol edilebilir. Özellikle çok bariz bir asimetri varsa veya göğüs gelişiminin seyri beklenenden farklı görünüyorsa, bir çocuk endokrinoloğuna veya pediatrik cerraha başvurmak faydalı olabilir.

Hormonal Değişiklikler Göğüs Asimetrisini Nasıl Etkiler?

Kadın bedeni, neredeyse her yaşam evresinde hormonal fırtınalar yaşar. Ergenlik, regl döngüsü, gebelik, emzirme ve menopoz dönemleri, hormonların dalgalandığı ve bunun göğüs dâhil pek çok organa yansıdığı özel zamanlardır. Örneğin adet döngüsü boyunca östrojen ve progesteron seviyeleri inişli çıkışlı bir seyir izler. Adetin ilk yarısında östrojen artar, bu da göğüs dokusunda hafif bir şişme ve hassasiyete neden olabilir. İkinci yarıda ise progesteron etkisi devreye girer ve bu da yine memede farklı değişikliklere yol açabilir.

Göğüs asimetrisi bu hormonal dalgalanmalardan birkaç şekilde etkilenebilir. Birincisi, zaman zaman iki göğsün aynı oranda tepki vermemesi durumudur. Örneğin sol göğüs östrojene biraz daha fazla yanıt verirken sağ göğüs aynı ölçüde tepki göstermeyebilir. Bu geçici bir fark yaratabilir, ancak adet döngüsü bittiğinde tekrar eski hale döner. İkincisi, uzun süreli hormonal dengesizliklerdir. Polikistik over sendromu (PKOS) gibi bazı hormonal bozukluklarda, vücuttaki östrojen-progesteron dengesi bozulabilir. Bu da göğüs dokusunda anormal büyüme, küçülme veya şekil değişikliklerine yol açabilir. Fark iki göğüs arasında eşit dağılmadığında ise asimetri daha görünür hale gelir.

Gebelik ve emzirme dönemleri de göğüsleri oldukça etkiler. Gebelikte östrojen, progesteron ve prolaktin hormonlarının artmasıyla birlikte göğüsler süt üretimine hazırlanır. Bu sırada bir göğüs diğerinden daha fazla süt üretebilir veya daha hızlı büyüyebilir. Özellikle emzirme sürecinde bebek bir göğsü daha çok tercih ediyorsa, bu göğüs daha aktif uyarıldığı için daha fazla süt üretir ve hacim olarak daha büyük olabilir. Dolayısıyla gebelik ve emzirme, göğüs boyutlarındaki asimetrinin belirginleşmesine yol açabilir.

Menopoz dönemine gelindiğinde östrojen seviyesi düşer. Bu da göğüs dokusunun yağ dokusuna oranla azalmasına, deri elastikiyetinin kaybolmasına ve hacim kaybına neden olur. Yine iki taraf bu süreci eşit yaşamayabilir; birinde doku kaybı biraz daha fazla olabilir. Sonuçta ufak asimetri bu dönemde bile ortaya çıkabilir veya zaten mevcutsa biraz daha belirginleşebilir.

Göğüs Asimetrisi Bir Hastalık Belirtisi Olabilir mi?

Genel olarak bakıldığında, hafif veya orta düzey göğüs asimetrisi çoğu zaman iyi huyludur ve tıbbi bir sorun olduğunu düşündürmez. Ancak endişe uyandıran bazı işaretler vardır ve bunlar göz ardı edilmemelidir. Vücudumuz çoğu zaman bize sinyaller gönderir; yeter ki onları görmeyi ve doğru yorumlamayı bilelim.

Eğer göğüsler arasında aniden belirgin bir fark oluştuysa veya uzun zamandır var olan küçük bir asimetri, kısa sürede daha bariz hale geldiyse dikkat etmek gerekir. Özellikle biri aniden büyümeye veya sertleşmeye başladıysa, deri yüzeyinde çekilmeler, içeri çökme, kızarıklık, şişlik, ısı artışı ya da dokununca ağrı hissediliyorsa bu durum ihmal edilmemelidir. Ayrıca koltuk altı bölgesinde lenf bezi şişlikleri de varsa, daha titiz bir inceleme yapmak gerekir.

Göğüs kanseri, en çok korkulan senaryolardan biridir. Özellikle tek taraflı kitle oluşumu, ciltte portakal kabuğu görüntüsü (peau d’orange) veya meme ucunun içe çekilmesi gibi belirtiler bu konuda uyarıcı olabilir. Fakat unutmamak gerekir ki birçok iyi huylu meme rahatsızlığı (fibrokistler, fibroadenomlar vb.) da asimetriye ve göğüste şekil değişikliğine yol açabilir. Bu yüzden korkuya kapılmak yerine, iyi bir hekim muayenesinden ve gerekirse görüntüleme yöntemlerinden (ultrason, mamografi, MR) geçmek önemlidir.

Burada devreye “gelişen asimetri” kavramı girer. Gelişen asimetri, doktorların tıbbi taramalarda dikkat ettikleri bir kategoridir. Eskiden olmayan veya boyutu çok küçük olan bir farklılığın, zamanla büyüyerek net bir asimetri haline gelmesidir. Böyle bir durumda, altta yatan bir kist, tümör veya başka bir doku anormalliği ihtimali göz önüne alınır. Bu nedenle uzmanlar düzenli kontrol ve tarama muayeneleri yaparak, olası değişimleri erken fark etmeye çalışırlar.

Eğer göğüslerinizde bilinen bir kitle varsa veya ailenizde genç yaşta meme kanseri öyküsü bulunan yakın akrabalar (anne, teyze, kız kardeş) mevcutsa, doktorlar genellikle daha sıkı takip önerir. Bu durumlarda asimetri artışı veya göğüslerde başka belirtiler oluştuğunda, hemen bir inceleme yapılır.

Emzirme Sırasında Asimetri Daha Da Artar mı?

Bebek bekleyen ya da yeni doğum yapmış birçok anne, göğüslerindeki değişime şaşırarak “Emzirdikçe göğüslerim iyice farklı boyutlara gelmeye başladı” diyebilir. Gerçekten de emzirme dönemi, göğüslerin hormonların ve süt üretiminin etkisiyle fazlasıyla değişime uğradığı bir süreçtir. Bir göğüsün diğerine göre daha fazla süt üretebilmesi, bebeğin bir tarafı daha çok tercih etmesi veya anne süt pompasıyla tek taraflı çalışması gibi durumlar asimetrinin artmasına neden olabilir.

Örneğin bebeğiniz bir göğsünüzü emmeye daha istekli olabilir. Bu durumda o göğüs daha fazla uyarı alacağı için süt üretimi de o tarafta daha yoğun hale gelir. Sonuçta aktif olarak emzirilen göğüs diğerine göre daha dolgun ve büyük görünebilir. Eğer bebek, emzirme pozisyonu nedeniyle ya da tam tersi rahatlık hissi yüzünden diğer memeyi reddediyorsa bu fark daha da belirginleşebilir.

Bazı anneler göğüsler arasındaki bu farkı azaltmak için bilinçli şekilde bebeği her iki tarafa da eşit süreyle emzirmeye çalışır. Eğer bir tarafı tercih eden bir bebeğiniz varsa, bu durumda daha az tercih edilen göğsü de teşvik etmek için arada süt pompasıyla sağmak iyi bir fikir olabilir. Böylece her iki taraf da benzer oranda uyarı alacağı için asimetriyi nispeten dengelemek mümkün olabilir.

Emzirme dönemi sona erdiğinde ve süt üretimi azaldığında, genellikle göğüsler kısmen eski boyutlarına döner. Yine de tüm vücudunuz gibi göğüslerinizin de gebelik öncesi hâline tamamen dönmemesi mümkündür. Ayrıca göğüs derisi ve bağ doku yapısı, bu süreçte farklı derecelerde esnediği için, hafif bir sarkma veya şekil değişikliği gözlenebilir. Bu durum son derece normaldir ve asimetriniz varsa yine aynı şekilde devam edebilir veya biraz azalabilir. Her kadın bu süreci farklı yaşar; o nedenle belirli bir “standart” aramak pek doğru değildir.

Ne Zaman Doktora Başvurmalıyım?

Göğüslerinizdeki asimetri bir süredir gözlemlenebilir bir düzeydeyse, buna neyin neden olduğunu merak etmeniz doğaldır. Her ne kadar çoğu vakada endişelenmenizi gerektirecek bir durum olmasa da bazı özel işaretler doktor ziyareti yapmanız için uyarı niteliği taşır. Peki, o işaretler nelerdir?

  • Hızlı Değişim: Göğüslerinizden biri birkaç ay içinde ya da çok kısa sürede belirgin şekilde büyüdüyse veya şekli değiştiyse, bu durumu göz ardı etmemek gerekir. Hızlı büyüme veya sertleşme, nadir de olsa altında bir tümör veya kist olabileceğini düşündürür.
  • Ağrı ve Hassasiyet: Özellikle adet dönemi dışında, sürekli ya da şiddetli bir ağrı hissediyorsanız ve bu ağrı asimetrik olarak bir memede yoğunlaşıyorsa, doktor muayenesi önemlidir. Ağrı, iltihap, enfeksiyon veya başka bir patolojinin habercisi olabilir.
  • Cilt Değişiklikleri: Meme üzerinde ya da çevresinde deri çekilmesi, portakal kabuğu görünümü, kızarıklık, soyulma veya yara benzeri değişiklikler altta yatan ciddi bir sorunun işareti olabilir. Bu durumda beklemeden bir hekime danışmalısınız.
  • Nipple (Meme Ucu) Değişiklikleri: Meme ucunun aniden içe çekilmesi, kabuklanması, renginin değişmesi veya akıntı gelmesi (kanlı ya da berrak) gibi durumlar önemlidir. Bu belirtiler ayrıca göğüs asimetrisini daha fark edilir kılabilir.
  • Aile Öyküsü: Ailenizde genç yaşta meme kanseri veya başka bir göğüs rahatsızlığı öyküsü varsa, göğüslerinizde olan değişimleri daha ciddiye almak ve düzenli kontrolleri aksatmamak gerekir.
  • Lenf Bezi Şişlikleri: Koltuk altında veya köprücük kemiği çevresinde hissedilen şişlikler, göğüsle ilişkili ciddi durumların uyarıcısı olabilir.

Bu belirtilerin herhangi biri gözlendiğinde, bir genel cerrah veya kadın hastalıkları ve doğum uzmanına başvurmak genellikle ilk adımdır. Gerekirse uzman sizi meme cerrahına, endokrinoloğa ya da radyoloji birimine yönlendirerek kapsamlı tetkiklerin yapılmasını sağlayacaktır. Ultrason, mamografi, manyetik rezonans (MR) gibi görüntüleme yöntemleriyle memedeki doku yapısı detaylı biçimde incelenebilir. Eğer şüpheli bir kitle saptanırsa, biyopsi gibi ek işlemler de gündeme gelebilir.

Cerrahi Seçenekler Nelerdir?

Göğüs asimetrisini düzeltmek için cerrahi yöntemlere başvurmak, bazı kadınlar için oldukça memnuniyet verici sonuçlar doğurabilir. Özellikle iki göğüs arasındaki boyut ve şekil farkı çok belirginse, ameliyat genellikle kalıcı ve tatmin edici bir çözüm sunar.

  • Göğüs Büyütme (Augmentasyon): Eğer küçük olan memeyi büyütmek istiyorsanız, silikon veya salin (tuzlu su) dolu implantlar kullanılabilir. Daha küçük tarafa yerleştirilen implant sayesinde boyut farkı dengelenir. Bu yöntemin avantajı kalıcılıktır, ancak implant malzemesinin ömrü 10-15 yıl olarak kabul edilir ve ilerleyen dönemlerde yeniden müdahale gerekebilir.
  • Göğüs Küçültme (Redüksiyon): Eğer bir göğüs diğerinden bariz şekilde büyükse ve hatta ağrı, sırt-bel rahatsızlığı gibi fiziksel sorunlara yol açıyorsa, büyük olan tarafı küçültmek de bir seçenektir. Bu ameliyat, fazla doku ve derinin alınmasıyla gerçekleştirilir. Sonuçta her iki göğüs daha uyumlu bir görünüme kavuşur.
  • Mastopeksi (Göğüs Kaldırma): Burada amaç iki göğüs arasındaki sarkıklık veya pozisyon farkını gidermektir. Bir göğüs daha fazla sarkmışsa, o tarafa yönelik dikleştirme ameliyatı yapılır. Doku fazlası alınır ve meme başı estetik şekilde konumlandırılır. Bazı durumlarda mastopeksi, büyütme veya küçültme ameliyatıyla birleştirilebilir.
  • Yağ Enjeksiyonu (Lipofilling): Hastanın vücudunun başka bir bölgesinden (örneğin karın veya bacaklar) alınan yağ dokusu, işlemlerden geçirilerek göğse enjekte edilebilir. Bu yöntemle hafif veya orta dereceli asimetriler düzeltilebilir. Avantajı, hastanın kendi dokusunun kullanılmasıdır. Ancak enjeksiyonlanan yağın bir kısmı vücut tarafından emilir, bu nedenle tam olarak ne kadar kalıcılık sağlanacağı hastadan hastaya değişebilir.
  • Meme Başının (Nipple-Areola Kompleksi) Düzeltilmesi: Bazı durumlarda asimetri, temel olarak meme başının yeri, boyutu veya şekliyle ilgilidir. Bu durumda daha sınırlı bir cerrahi işlemle meme başları simetrik hâle getirilebilir.

Elbette tüm bu işlemler uzman bir plastik cerrah tarafından değerlendirilmelidir. Cerrah, operasyon öncesi göğüs hacmini, deri elastikiyetini, meme başının konumunu ve hastanın beklentilerini göz önünde bulundurur. Böylece kişiye özel bir planlama yapılır.

Günlük Alışkanlıklarım Göğüs Asimetrisini Etkiler mi?

Günlük hayatta kazandığımız bazı alışkanlıkların, göğüslerin şekli ve boyutu üzerinde dolaylı da olsa etkisi olabilir. Bunların başında kilo alıp verme, beslenme düzeni ve egzersiz rutini gelir. Göğüs dokusunun bir bölümünü yağ dokusu oluşturduğu için, ani kilo değişiklikleri göğüs boyutunda dalgalanmalara neden olabilir. Örneğin yavaş ve sağlıklı kilo verdiğinizde, göğüsleriniz de orantılı biçimde küçülür. Ancak bazen bir taraf, yağ kaybına daha hızlı cevap verebilir. Benzer şekilde hızlı kilo alımı, bazı kadınlarda asimetrinin belirsizleşmesine veya artmasına yol açabilir.

Duruş bozuklukları (postür) da göğüslerin dışarıdan nasıl göründüğünü etkileyebilir. Örneğin masa başında uzun saatler kambur oturmak, omuzları öne doğru itip göğüs kafesinin şeklini değiştirebilir. Bu da bir tarafın daha yüksek veya daha aşağıda görünmesine yol açabilir. Dik durduğunuzda farkın azaldığını fark etmek, aslında bu asimetrinin kısmen duruş kaynaklı olduğunu gösterir.

Sütyen seçimi de önemlidir. Yanlış beden ya da yetersiz destekli bir sütyen, göğsün düzgün şekilde taşınmasına engel olabilir ve uzun vadede sarkmaya ya da asimetri görünümünün artmasına katkıda bulunabilir. “Bir beden büyük olsa ne olacak?” dememek gerekir; sütyen bedeni, hem göğüs çevresine hem de cup ölçüsüne tam uymalıdır. Özellikle spor yaparken, mutlaka sporcu sütyeni kullanmak tavsiye edilir. Aksi takdirde yüksek tempolu egzersizlerde göğüs dokusu aşırı hareket ederek bağların gerilmesine ve zamanla formunun bozulmasına neden olabilir.

Alkol ve sigara gibi alışkanlıklar, genel olarak sağlığı olumsuz etkilediği gibi cilt elastikiyeti ve doku yenilenmesini de sekteye uğratır. Sigara içen kişilerin cildi daha hızlı yaşlanır, bu da göğüslerin sarkmasına ve asimetri görünümünün artmasına zemin hazırlayabilir. Dengeli beslenme ve bol su içme alışkanlığı, cildin ve dokuların daha sağlıklı kalmasına yardımcı olur. Ayrıca çeşitli vitamin ve mineraller, vücudun bağ dokusunu güçlendirerek göğüslerin daha diri görünmesine katkıda bulunabilir.

Göğüs Bakımında Nelere Dikkat Etmeliyim?

Göğüsler, cildin ince olduğu ve altında farklı dokular barındıran özel bir bölgedir. Bu nedenle cilt bakımı, destekleyici iç çamaşırı seçimi ve düzenli kontrol gibi konularda biraz daha özenli olmakta fayda var.

  • Düzenli Kendi Kendine Muayene: Her kadının, ayda bir kez (tercihen adet döngüsünün bitiminden sonraki ilk hafta) kendi kendine meme muayenesi yapması önerilir. Bunu yaparken göğüs dokusunda ele gelen bir sertlik, anormal bir şişlik veya hassasiyet olup olmadığına bakılmalıdır. Ayna karşısında görsel inceleme yapmak, asimetrinin değişip değişmediğini fark etmek için de ideal bir yöntemdir.
  • Nemlendirme ve Masaj: Göğüs bölgesindeki cilt ince olduğu için çabuk kuruyabilir. Duş sonrası nemlendirici kremler veya doğal yağlarla hafif masaj yapmak, cildin esnek kalmasına yardımcı olur. Özellikle hamilelik döneminde ve emzirme sürecinde düzenli nemlendirme çatlak oluşumunu da azaltabilir.
  • Uygun Destekleyici Sütyen Seçimi: Günlük kullanımda doğru beden ölçüsünde ve uygun destekte bir sütyen giymek, göğüsleri daha iyi taşımayı sağlar. Spor yaparken ise özel olarak tasarlanmış sporcu sütyenleri kullanmak, aşırı sarsıntıyı ve bağ dokusunun gereksiz gerilmesini engeller.
  • Uyku Pozisyonu: Yüzüstü uyuma alışkanlığı, göğüslere gereksiz basınç uygulayabilir. Elbette bu asimetrinin başlıca nedeni değildir; fakat uzun vadede göğüslerin şekline ve duruşuna etkisi olabilir. Sırtüstü veya yan pozisyonda, konforlu bir yastık desteğiyle uyumak daha sağlıklı kabul edilir.
  • Güneş Koruması: Göğüs dekoltesi bölgesi, güneşe maruz kaldığında lekelenme ve erken yaşlanma belirtileri gösterebilir. Yaz aylarında veya açık kıyafetler giyerken, en az 30 SPF’lik güneş koruyucu kullanmak bu bölgeyi korur. Cilt yapısının korunması, uzun vadede göğüslerin şekil ve ton farkını daha az bariz hâle getirebilir.
  • Düzenli Tıbbi Kontroller: Özellikle 40 yaş ve üzerindeyseniz, doktorunuzun önerdiği periyotta mamografi taraması yaptırmanız önemlidir. Aile öykünüze veya kişisel risk faktörlerinize göre bu kontroller daha erken yaşlarda da başlayabilir. Erken teşhis, meme sağlığında hayat kurtarıcı bir öneme sahiptir.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir