Göğüslerin formu ve konumu, kadınların beden algısında önemli bir yer tutar. Zaman içinde ya da çeşitli nedenlerle memelerde yaşanan şekil değişiklikleri, bireylerin özgüvenini ve günlük yaşam kalitesini etkileyebilir. Burada en sık karşılaşılan konulardan biri de “meme sarkması” olarak bilinen durumlardır. Ancak her sarkma aynı değildir. Özellikle “yalancı meme sarkıklığı” ya da tıbbi adıyla “pseudoptosis”, farklı bir mekanizmayla ortaya çıkar ve kendine özgü bir tedavi yaklaşımı gerektirir.
Yalancı Meme Sarkıklığı (Pseudoptosis) Nedir?
Yalancı meme sarkıklığı (pseudoptosis), göğüslerin alt kısmının (alt polünün) sarkması anlamına gelirken, meme başı ve areola kompleksinin hâlâ göğsün doğal kıvrım çizgisi olan inframamari fold (IMF) seviyesinde veya üzerinde bulunmasıyla karakterize edilen bir durumdur.
Nipple-areola kompleksinin (NAC) konumu: Yalancı meme sarkıklığında, meme başı meme alt kıvrımının altına düşmez. Bu durumun en belirgin ayırt edici özelliğidir.
Alt pol sarkması: Göğsün alt kısmında, içi boşalmış veya fazla deri olması gibi bir görünüm söz konusudur. Göğüs alt kıvrımından aşağı doğru “fazlalık” varmış gibi hissedilir.
Bunu, bir giysi askısının üst kısmının hâlâ sabit dururken, alt kısmının uzadığını hayal ederek canlandırabilirsiniz. Askının kancası yerinde (yani meme başı pozisyonu korunmuş) fakat aşağı doğru sarkan bir parça var (göğsün alt dokusu).
Meme dokusunu bir bütün olarak düşündüğümüzde, meme başını koruyan kısım nispeten yukarıda kalır, ancak özellikle doğum, emzirme veya kilo değişimleri gibi etkenler sonrası alt meme dokusu “aşağıya doğru inmiş” gibi görünür. Burada sarkmış gibi duran doku, aslında memenin alt bölümünün gevşemesi ve derinin elastikiyetini kaybetmesinden kaynaklanır.
Yalancı Meme Sarkıklığı ile Gerçek Sarkmanın (Ptosis) Farkı Nedir?
Yalancı sarkıklık (pseudoptosis) ile gerçek sarkma (ptosis) arasındaki en büyük fark, meme başının konumudur.
Gerçek Sarkma (Ptosis):
- Meme başı, meme alt kıvrım çizgisinin altına iner.
- Göğüs dokusu genel olarak aşağı doğru yer değiştirmiştir.
- Hem üst pol (memenin üst kısmı) hem de alt pol (memenin alt kısmı) destek ve hacim kaybeder.
- Bu durumda meme başının, kendi doğal yerinden daha aşağıda olduğunu kolaylıkla gözlemleyebilirsiniz.
Yalancı Sarkma (Pseudoptosis):
- Meme başı, meme alt kıvrım çizgisinin üzerinde veya en fazla hizasında bulunur.
- Sarkıklık daha çok alt polde yoğunlaşmıştır; memenin alt kısmı adeta “fazladan sarkıyor” gibi görünür.
- Bu görünümde, üst pol genellikle boşalmış ve daha az dolgun olabilir.
Örnekle açıklayacak olursak; bir balonun ortasına nokta (meme başı) koyduğunuzu düşünün. Balonun alt kısmına doğru hafif bir sarkma oluyor ama nokta hâlâ balonun ortasına yakın veya daha yukarıda duruyorsa, bu yalancı sarkmadır. Ancak balonun tepesine koyduğunuz nokta da alt kısma inmişse, artık gerçek sarkma söz konusudur.
Yalancı Meme Sarkıklığı Nasıl Teşhis Edilir?
Bir kişinin yalancı meme sarkıklığı olup olmadığını anlamak için öncelikle detaylı bir klinik değerlendirme yapılır. Doktorlar aşağıdaki adımları izler:
Fizik Muayene:
- Meme başının inframamari katlantıya göre konumu ölçülür. Eğer meme başı, bu katlantının altına düşmemişse, sarkma tipi “yalancı sarkma” olarak değerlendirilebilir.
- Ayrıca memenin üst ve alt polündeki doku dağılımına bakılır. Üst poldeki hacim kaybı ve alt poldeki cilt fazlalığı gibi bulgular saptanır.
Ölçümler ve Fotoğraflar:
- Meme başının köprücük kemiği (sternal çentik), gövde orta hattı gibi noktalara olan uzaklığı ölçülür. Bu ölçümler zaman içinde değişimlerin takibi için de kullanılabilir.
- Standart açı ve ışık koşullarında çekilen fotoğraflar, hem tanı için hem de tedavi sonrası sonuçları değerlendirmek için kaydedilir.
Hastanın Geçmişi (Anamnez):
- Daha önce yaşanan gebelikler, emzirme süreleri, kilo alıp verme hikâyeleri, kullanılan ilaçlar veya mevcut tıbbi durumlar (örn. hormonal bozukluklar) gözden geçirilir.
- Bu süreçler, meme derisinin ve destek dokusunun elastikiyetini doğrudan etkileyerek yalancı sarkmaya yol açabilir.
Ayrıcı Tanı:
- Gerçek ptosis (meme sarkması) ile yalancı ptosis arasındaki ince çizgi, meme başının konumu aracılığıyla belirlenir. Eğer meme başı inframamari katlantının üzerine yakın veya tam hizasında duruyorsa, bu büyük olasılıkla yalancı sarkmadır.
Bu değerlendirme, kişinin anatomik özelliklerini, memenin büyüklüğünü, cilt kalitesini ve beklentilerini dikkate alarak yapılır. Zira doğru tanı, doğru tedavi planını belirlemede esastır.
Yalancı Meme Sarkıklığına Yol Açan Faktörler Nelerdir?
Yalancı meme sarkıklığının tek bir nedeni yoktur; genellikle birden fazla faktör bir araya geldiğinde ortaya çıkar. En sık karşılaşılan etkenler şunlardır:
Aging (Yaşlanma) ve Cilt Elastikiyetinin Azalması
- Zaman içinde ciltteki kolajen ve elastin lifleri zayıflar.
- Dokusunu kaybeden cilt ve destek dokuları, memenin alt kısmını taşımakta zorlanır.
Kilo Alıp Vermeler
- Aşırı kilo alıp verme durumlarında meme hacmi de değişir.
- Cilt, sık sık gerilip gevşediğinde elastikiyetini kaybeder.
- Özellikle hızlı kilo kayıplarında alt polde cilt fazlası oluşup sarkık görünüm ortaya çıkabilir.
Gebelik ve Emzirme
- Hamilelik sırasında artan meme hacmi, deriyi ve bağ dokusunu gerer.
- Emzirme dönemi sona erdiğinde memenin glandüler dokusu küçülürken deri aynı oranda toparlanmayabilir.
- Sonuçta, üst pol “boşalmış”, alt pol ise “gevşemiş” görünümde kalabilir.
Yapısal ve Genetik Faktörler
- Bazı insanların bağ dokuları ve deri yapıları genetik olarak daha çabuk gevşemeye yatkındır.
- Göğüslerin büyük olması veya yapısal olarak alt polün doğal olarak daha “uzun” olması, yalancı sarkma görünümünü tetikleyebilir.
Daha Önce Yapılmış Cerrahi İşlemler
- Bazı meme operasyonlarında (örneğin meme küçültme veya dikleştirme ameliyatlarında) cerrahın tercih ettiği teknik ve iyileşme süreci, sonradan yalancı sarkma riskini artırabilir.
- Özellikle alt poldeki doku miktarı hatalı hesaplanır veya yeterli destek sağlanmazsa, zamanla alt polde tekrar sarkma görülebilir.
Cerrahi Olmayan Tedavi Seçenekleri Nelerdir?
Yalancı meme sarkıklığı her zaman cerrahi müdahaleyi gerektirmez. Hafif vakalarda veya henüz ciddi boyutlara ulaşmamış durumlarda, bazı cerrahi dışı yaklaşımlar işe yarayabilir:
Uygun Sütyen Kullanımı
- Destekli, uygun bedende ve alt yapıya sahip sütyenler, göğüslerin alt polünü destekleyerek sarkık görünümü azaltabilir.
- Özellikle spor yaparken veya gün içinde uzun süre hareket halinde iken destekleyici bir sütyen takmak, meme dokusuna binen yükü hafifletir.
Egzersiz ve Kas Güçlendirme
- Göğüs kaslarını (pektoral kaslar) güçlendirmek için yapılan egzersizler, memenin altındaki dokuyu destekleyerek daha dik bir görünüm elde edilmesine katkı sağlayabilir.
- Push-up, dambıl fly, göğüs presi gibi hareketler düzenli uygulandığında, göğüs duvarı kaslarını güçlendirir. Burada önemli olan meme dokusunun kendisinin değil altındaki kas yapısının kuvvetlendiğidir. Bu da bir nevi “alttan destek” sağlar.
Topikal Kremler ve Cilt Bakımı
- Bazı krem ve losyonlar, kolajen ve elastin üretimini hedefleyerek cildin elastikiyetini artırmayı vaat eder.
- Ancak bunların kalıcı bir “dikleşme” sağladığını söylemek zordur. Daha çok cildin nem dengesini korur ve kısmen sıkı bir his yaratabilir.
Radyofrekans, Lazer veya Ultrason Gibi Cilt Sıkılaştırma Uygulamaları
- Vücut cilt kalitesini iyileştirmeye yönelik geliştirilmiş cihazlar, meme bölgesindeki cildin kolajen üretimini artırarak sarkık görüntüyü hafifletebilir.
- Fakat göğüs gibi hareketli ve özel dokuya sahip bir bölgede sonuçlar genellikle yüz gibi alanlardaki kadar belirgin olmayabilir.
Kilo Kontrolü ve Yaşam Tarzı Değişiklikleri
- Ani kilo değişimlerinden kaçınmak, derinin esnekliğini korumaya yardımcı olur.
- Düzenli egzersiz, sağlıklı beslenme ve yeterli su tüketimi de cildin genel sağlığını destekleyerek sarkmayı geciktirebilir.
Bu yöntemler yalancı meme sarkıklığının hafif formlarında ya da ameliyat düşünmeyen kişiler için ilk seçenek olarak değerlendirilebilir. Ancak ilerlemiş vakalarda veya kişinin beklentilerinin daha yüksek olduğu durumlarda cerrahi daha etkili bir seçenek hâline gelir.
Yalancı Meme Sarkıklığında Hangi Cerrahi Seçenekler Mevcuttur?
Yalancı meme sarkıklığı, gerçek ptosis kadar yoğun bir müdahale gerektirmese de; meme alt polünün düzeltilebilmesi için cerrahi yöntemler devreye girebilir. Amaç meme başını daha yukarıya almak değil alt poldeki fazlalığı gidermek ve memeye daha dengeli bir görünüm kazandırmaktır. İşte sık kullanılan cerrahi yaklaşımlar:
Meme Büyütme (Augmentasyon) ile Alt Pol Doldurmak
- Eğer meme dokusu genel olarak küçükse ve alt polde hacim eksikliği varsa, meme protezi (implant) kullanarak alt polü desteklemek mümkündür.
- Özellikle dual-plane denilen teknikle protezin bir kısmı göğüs kasının altına, bir kısmı ise meme dokusunun altına yerleştirilerek doğal bir dolgunluk sağlanır.
- Bu sayede alt poldeki cilt fazlalığı dolarak “sarkık” görünüm azalır.
Meme Dikleştirme (Mastopeksi) Teknikleri
- Eğer alt poldeki gevşeme fazla ve cilt fazlalığı belirgin ise, basit bir protez yerleştirmek yeterli olmayabilir.
- Küçük kesilerle (örneğin sadece areola çevresinden) ya da daha büyük kesilerle (örneğin dikey veya ters T şeklinde) fazla cilt alınarak alt pol toparlanır.
- Yalnızca alt polde yapılacak minimal cilt çıkarma işlemleri, yalancı sarkıklığı düzeltmeye odaklanır.
Alt Polü Şekillendirmeye Yönelik Özel Teknikler
- “B Mastopeksi” veya “Periareolar Mastopeksi” gibi teknikler, daha çok meme başı çevresinden veya göğsün alt kısmından fazla deriyi uzaklaştırır.
- Bazı durumlarda meme başını çok hafifçe yukarı almak gerekebilir, ancak bu hareket gerçek ptosis ameliyatındaki kadar büyük değildir.
Yağ Enjeksiyonu (Lipofilling)
- Vücutta başka bir bölgeden alınan yağ dokusunun, memenin alt polüne enjekte edilmesiyle sarkıklık görünümü azaltılabilir.
- Yağ enjeksiyonu, tek başına kullanılabileceği gibi dikleştirme ameliyatlarıyla da kombine edilebilir.
- Ancak sonuçlar kişiden kişiye farklılık gösterir ve enjekte edilen yağın bir kısmı zamanla vücut tarafından emilebilir.
Seçilecek teknik, memenin mevcut şekline, hastanın cilt yapısına ve beklentilerine bağlı olarak belirlenir. Her yöntemin kendine özgü avantajları ve dezavantajları vardır.
Hangi Durumlarda Cerrahi Tedavi Tercih Edilir?
Cerrahi müdahale gerekip gerekmediğine karar verirken, aşağıdaki noktalar göz önünde bulundurulur:
Sarkıklığın Derecesi:
Eğer alt poldeki gevşeme gözle görülür düzeydeyse ve kişinin günlük yaşamını, özgüvenini ya da fiziki konforunu etkiliyorsa cerrahi tercih edilebilir.
Hastanın Beklentileri ve Memnuniyetsizlik Düzeyi:
Kişi, memelerinin görünümünden estetik veya psikolojik anlamda ciddi şekilde rahatsızsa; egzersiz veya sütyen gibi geçici çözümlerden memnun kalmıyor olabilir. Bu durumda cerrahi daha kalıcı bir çözüm sunar.
Fiziksel Rahatsızlık ve Cilt Tahrişi:
Bazı kadınlar, alt polün fazlalığı nedeniyle terleme, ciltte kızarıklık veya mantar enfeksiyonları gibi sorunlar yaşayabilir. Cerrahiyle bu problemlerin de önüne geçilebilir.
Daha Önce Denenmiş Yöntemlerde Başarı Sağlanamaması:
Kişi, destekleyici sütyen veya egzersiz gibi yöntemleri denemiş ama arzu ettiği sonuca ulaşamamışsa, cerrahi kalıcı bir seçenek olarak gündeme gelir.
Genel Sağlık Durumu ve Cerrahiye Uygunluk:
Her ne kadar meme cerrahisi görece güvenli bir işlem olsa da; genel sağlık durumunun ameliyata elverişli olması gerekir.
Yara iyileşmesiyle ilgili sorunlar veya ciddi kronik hastalıklar yoksa, cerrahi tedaviler genellikle başarılı sonuç verir.
Cerrahi Tedavi Süreci ve İyileşme Nasıl İlerler?
Her ameliyatın olduğu gibi, yalancı meme sarkıklığı için yapılan cerrahi müdahalelerde de belirli aşamalar vardır. Bu aşamaları gözden geçirmek, kişinin hem fiziksel hem de zihinsel olarak sürece hazırlıklı olmasına yardımcı olur.
Ameliyat Öncesi Hazırlık
Detaylı Muayene ve Planlama:
Cerrah, memelerin ölçülerini ve cilt kalitesini değerlendirir. Hangi tekniğin uygulanacağı netleştirilir.
Gerekli Tahlil ve Görüntülemeler:
Kan testleri, EKG gibi rutin tetkiklerin yanı sıra gerekirse meme ultrasonu veya mamografi istenebilir.
Cerrahi Planın Belirlenmesi:
Kesinin nereden yapılacağı, ne kadar fazla cilt çıkarılacağı ve protez kullanılacaksa hangi tip ve boyutta protez seçileceği bu aşamada kararlaştırılır.
Ameliyat Günü
Anestezi:
Meme ameliyatları genellikle genel anestezi altında yapılır. Bu hem konfor hem de işlemin detaylı uygulanması için tercih edilir.
Cerrahi Süre:
Uygulanacak tekniğe göre değişiklik gösterir. Kimi işlem 1 saat kadar sürebilirken, daha kapsamlı ameliyatlar 3-4 saate kadar uzayabilir.
Uyandırma ve İlk Kontrol:
Ameliyat sonrası, kişi anestezi etkisinden çıkar ve ilk pansumanlar yapılır. Göğüslerde hafif baskılı bandajlar veya cerrahi sutyen kullanılması yaygındır.
Ameliyat Sonrası İlk Dönem (İlk Günler)
Ağrı ve Rahatsızlık:
Anestezinin etkisi geçtikten sonra, hafif-orta şiddette bir ağrı, yanma ya da çekilme hissi normaldir. Doktorun önerdiği ağrı kesicilerle bu durum kontrol altına alınabilir.
Dinlenme ve Hareket:
İlk birkaç gün dinlenmek önemlidir ancak tamamen hareketsiz kalmak da uygun değildir. Kısa yürüyüşler, kan dolaşımını düzenler.
Dren Kullanımı:
Eğer ameliyat sırasında meme dokusundan sıvı birikebilecekse, bir süre dren takılı kalabilir. Bu drenler genellikle birkaç gün içinde alınır.
İlk İki Hafta
Kontroller ve Pansumanlar:
Doktor kontrolüne gidilir, dikişler ve yara alanı incelenir. Gerekirse pansumanlar yenilenir.
Sutyen Kullanımı:
Destekleyici, özel cerrahi sütyenler veya bantlar ile meme dokusunun yerleşmesine yardımcı olunur.
Hareket Kısıtlaması:
Ağır kaldırma ve yoğun fiziksel aktivitelerden kaçınılması önerilir. Özellikle kol hareketlerini aşırı zorlayacak egzersizler ertelenmelidir.
Birinci Aydan İtibaren
Dikişlerin Durumu ve İz Bakımı:
Çoğu zaman eriyen dikişler kullanılır. İzlerin solması ve daha az dikkat çeker hâle gelmesi birkaç ay alabilir. İz bakımı (gerekirse silikon yara bandı veya krem kullanımı) bu dönemde başlar.
Daha Rahat Günlük Yaşam:
Çoğu kişi, birinci ayın sonunda normal günlük hayatına büyük ölçüde dönebilir.
Egzersizlere Yavaş Yavaş Dönüş:
Hafif tempolu yürüyüşler veya alt beden egzersizleri yapılabilir. Göğüs kaslarını zorlayıcı hareketlere dönüş ise doktorun izniyle, genelde 6-8 hafta civarında olur.
Uzun Dönem Sonuçlar
Son Şeklin Oturması:
Memelerin nihai şeklini alması birkaç ay, bazen 6 ayı bulabilir. Doku ödemi azaldıkça daha net sonuç ortaya çıkar.
Kontroller ve Gerekirse Revizyon:
Nadiren de olsa, küçük revizyonlar gerekebilir. Doktorla düzenli kontrollere gitmek, sonuçların kalıcılığını artırır.
Riskler ve Olası Komplikasyonlar
Her cerrahi işlemde olduğu gibi, yalancı meme sarkıklığının düzeltilmesine yönelik ameliyatlarda da bazı riskler mevcuttur:
Kanama ve Enfeksiyon:
- Her ameliyatta olduğu gibi doku iyileşmesi döneminde kanama veya enfeksiyon gelişebilir.
- Dikkatli pansuman, antibiyotik kullanımı ve hijyen kurallarına uymak bu riski büyük ölçüde azaltır.
Yara İzi ve İz Kalitesi:
- Cilt yapısına bağlı olarak bazı hastalarda yara izleri daha belirgin olabilir.
- Sigara kullanımı, yara iyileşmesini olumsuz etkileyebilir.
Alt Polen Tekrar Sarkması (Bottoming Out):
- Zamanla, özellikle destek dokuları zayıf olan kişilerde alt polde yeniden gevşeme gelişebilir.
- Doğru cerrahi teknik ve iyi cerrahi sutyen kullanımı bu riski azaltabilir.
Asimetri veya Estetik Memnuniyetsizlik:
- Ameliyat öncesi planlamaya rağmen, iki meme arasında küçük farklılıklar oluşabilir.
- Bazen, beklenenin altında bir kaldırma etkisi görülebilir ve ek düzeltme ameliyatına ihtiyaç duyulabilir.
Meme Başında His Kaybı:
- Çoğu hastada kalıcı bir his kaybı olmaz, ancak geçici hissizlik veya hassasiyette azalma görülebilir.
- Kesiler, sinir dağılımının yoğun olduğu bölgelere yakınsa, bu risk biraz daha yüksektir.
Yukarıdaki riskler göz önüne alındığında, ameliyat kararı vermeden önce cerrahla detaylı biçimde konuşmak, beklentileri ve olası komplikasyonları anlamak oldukça önemlidir.
Gelecekte Yalancı Sarkmayı Nasıl Önleyebilirsiniz?
Her ne kadar genetik yapı ve zamanın etkileri tam olarak kontrol edilemese de meme sarkıklığını genel olarak geciktirebilecek veya hafifletebilecek bazı yaşam tarzı önerileri ve alınabilecek önlemler vardır:
Kilo Kontrolü
- Vücudun sık sık büyük oranda kilo alıp vermesi, ciltte kalıcı gevşemeye neden olur.
- Sağlıklı ve dengeli bir beslenmeyle sabit bir vücut ağırlığı korunmaya çalışılmalıdır.
Düzenli Egzersiz
- Özellikle göğüs kaslarını ve sırt-omuz bölgesini güçlendirici egzersizler, postürü düzeltir ve memelerin daha dik görünmesini destekler.
- Yoga ve pilates gibi egzersizler de vücut duruşunu geliştirerek göğüslerin daha “toparlanmış” görünmesine katkı sunar.
Kaliteli ve Destekleyici Sütyen Seçimi
- Günlük yaşamda doğru bedende, göğüs tipine uygun sütyen giymek önemlidir.
- Spor yaparken ya da yüksek tempolu aktivitelerde mutlaka uygun bir spor sütyeni kullanılmalı; göğüsler aşırı sarsıntıya maruz bırakılmamalıdır.
Sigara ve Alkol Tüketimini Sınırlamak
- Sigara, ciltteki kan dolaşımını bozarak kolajen üretimini olumsuz etkiler.
- Aşırı alkol tüketimi de genel sağlık durumunu zayıflatarak cilt esnekliğini düşürebilir.
Doğru Beslenme ve Su Tüketimi
- Protein, vitamin ve mineral bakımından zengin beslenmek, cilt ve bağ dokusu için gereklidir.
- Yeterli su tüketimi, cildin nem dengesini koruyarak elastikiyetini destekler.
Güneş Işınlarından Korunma
- UVA ve UVB ışınları, cilt yaşlanmasını hızlandırır.
- Özellikle deniz tatillerinde veya güneşe maruz kalınan ortamlarda, uygun güneş koruyucular kullanmak, cilt yapısının bozulmasını kısmen önleyebilir.
Ameliyat Sonrası Bakım Kurallarına Uymak
- Eğer bir meme ameliyatı geçirmişseniz, doktorun verdiği tavsiyelere harfiyen uymak önemlidir. Düzenli kontroller, uygun sutyen ve gerekli egzersizler, yeniden sarkma riskini en aza indirir.
Bu önlemlerle hem ameliyat sonrası sonuçların korunması hem de ameliyata hiç ihtiyaç duymadan meme şeklini mümkün olduğunca korumak kolaylaşabilir.
Kendinizi Daha İyi Hissetmek İçin Hangi Adımları Atabilirsiniz?
Yalancı meme sarkıklığı (pseudoptosis), göğüslerin özellikle alt kısmında belirgin olan ancak meme başının inframamari katlantının altına düşmediği bir durumdur. Bu çoğu zaman estetik kaygılar nedeniyle dikkat çeker ve kişiyi mutsuz edebilir. Yine de sevinilecek bir nokta şudur ki; yalancı meme sarkıklığı hem cerrahi hem de cerrahi olmayan yöntemlerle düzeltilebilir veya hafifletilebilir.
Kimler için cerrahi uygundur?
Alt pol sarkması yaşam kalitesini, özgüveni veya fiziksel konforu olumsuz etkileyen, alternatif yöntemlerden verim alamayan ve genel sağlık durumu cerrahiye elverişli bireylerde ameliyat düşünülebilir.
Ameliyata ek olarak nelere dikkat edilmeli?
Ameliyat öncesi ve sonrası doğru beslenme, kilo kontrolü, düzenli egzersiz ve kaliteli sütyen kullanımı gibi faktörler sonuçların kalıcılığını artırır ve yeniden sarkma riskini düşürür.
Uzun vadede ne beklemeli?
Vücut sürekli değişim hâlindedir. Yaş, yerçekimi, hormonal etkiler veya kilo dalgalanmaları uzun vadede tekrar sarkma eğilimi yaratabilir. Bu nedenle periyodik kontroller ve iyi bir yaşam tarzı sürdürmek, memelerin formunu korumaya yardımcı olur.
Kişinin bedeniyle barışık olmasında, memelerin şekli ve duruşu önemli bir yer tutar. Bu konu hem fiziksel hem de duygusal açıdan önem taşır. Eğer siz de memelerinizdeki yalancı sarkmadan rahatsızsanız, konusunda deneyimli bir uzmanla görüşerek size özel çözümleri değerlendirebilir hem sağlığınızı hem de estetiğinizi koruyacak bir yol haritası oluşturabilirsiniz. Unutmayın ki asıl amaç “sizin beklentilerinizle uyumlu” ve “doğal görünümlü” sonuçlar elde etmektir. Göğüs şeklinizin istediğiniz gibi olması, kendinizi daha mutlu ve özgüvenli hissetmenizi sağlayacaktır.
Plastik Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi Uzmanı olan Dr. Erman Ak, ilk ve orta öğrenimini Mersin’de, lise öğrenimini Mersin Fen Lisesi’nde tamamlamıştır. Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden 2014 yılında Tıp Doktoru olarak mezun oldu. 2014 yılında İstanbul Üniversitesi Çapa Tıp Fakültesi Plastik Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi Anabilim Dalı’nda uzmanlık eğitimine başladı. İstanbul’un sayılı çene cerrahisi merkezlerinden biri olan hastanede birçok başarılı dudak damak yarığı, doğumsal anomaliler ve çene cerrahisi operasyonları gerçekleştirdi. Bu zorlu ve yorucu ameliyatlar, Dr. Erman Ak’ın yüz cerrahisinde kendi konseptini oluşturmasına faydalı oldu.